Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/11455 E. 2014/6721 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/11455
KARAR NO : 2014/6721
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

Tebliğname No : 14 – 2011/292034
MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18.05.2011
NUMARASI : 2010/734 Esas, 2011/306 Karar
SUÇ : Basit cinsel saldırı (2 kez)

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın laboratuvar teknisyeni olarak görev yaptığı Toplum Sağlığı Merkezinde, mağdurelerden kan aldığı sırada, mağdurelerin elini kendi cinsel organına götürmesi şeklinde sübut bulan olayda, sanığın ani hareketiyle gerçekleşen eylemlerinde kamu görevinin sağladığı otoritenin kullanılması ve bu suretle direncin kırılması söz konusu olmadığı gibi hizmet ilişkisi kavramı ile failin yazılı veya sözlü bir hizmet akdine dayanarak mağdure üzerindeki işe alma, işten çıkarma ve ücret gibi sosyal haklarını belirleme yetkisine haiz olmanın vermiş olduğu nüfuzun kastedilmesi ve somut olayda mağdureler sanık arasında bu şekilde bir hiyerarşik ilişkinin de olmadığı, sanığın eylemlerini gerçekleştiriş biçiminin TCK.nın 61. maddesine göre sanığa tayin edilecek cezanın belrilenmesinde dikkate alınacağı gözetilmeden sanık hakkında kurulan hükümlerde TCK.nın 102/3-b maddesinin uygulanması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
TCK.nın 102. maddesinde cinsel saldırı suçu düzenlenmekte olup TCK.nın 102/3-b maddesinde de suçun nitelikli hallerine yer verilmiştir. Bu kapsamda 102/3-b maddesinde suçun “Kamu görevlisinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılmak suretiyle” gerçekleştirmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir. Nüfuz kelime anlamı itibariyle söz geçirme, güçlü olma, erk anlamına gelmektedir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için sanığın kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin verdiği nüfuzu kötüye kullanması aranılmaktadır. Başka bir deyişle sanığın kamu görevi veya hizmet ilişkisinin verdiği statü, güç ve etkileme kabiliyetini mağdur üzerinde kullanarak eylemini gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Olay sağlık ocağında gerçekleşmiştir. Sanık kamu hizmeti veren kuruluşta laboranttır. Vatandaşların sağlık hizmetini alımı sırasında görevli olan laborant sanık, hizmetin gereği olarak hastalar üzerinde o an için bu görevin sağladığı nüfuzu kullanarak yapması gereken hareketleri tarif etmekte ve yönlendirerek bir güç ve otorite kullanmaktadır. Sanığın bu konumundan istifade etmesi veya suistimal etmesi suçun işlenmesini kolaylaştırmaktadır. Somut olayda aynen bu şekilde gerçekleştirilmiştir. Sanığın mağdurelerden kan aldığı sırada sol kolunu açan mağdurelere gerekmediği halde, suçu daha rahat işleyebilmek ve pozisyon alabilmek için sağ kolunu açmalarını istediği, mağdurelerin neden sağ kol diye sorması üzerine sağ koldan daha iyi kan alınıyor dediği ve sağ koldan kan aldığı sırada mağdurelerin sol elini cinsel organına sürttürdüğü, sanığın hizmet ilişkisinin verdiği erki kullanarak mağdureleri yönlendirdiği ve eylemlerini bu şekilde gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin sayın çoğunluğu hizmet ilişkisi kavramını, sadece işe alma, işten çıkarma ve ücret gibi haklarını belirleme yetkisine haiz olma gibi sözlü veya yazılı hizmet akdi ile sınırlamaktadır ki bu yasa metnine uygun bir yorum değildir. Bu yorum sağlık gibi kamu hizmeti veya tekel tarzında sunulan elektrik ve su hizmetleri gibi hizmetlerin sunumu esnasında bu hizmetlerin gereği olarak ortaya çıkan nüfuzun verdiği etki ve erkin kullanılarak suçun işlendiği halleri kapsam dışı bırakan bir değerlendirme olur. Yasa koyucunun amacı da bu olmasa gerektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle sanık hakkında 102/3-b maddesinin uygulanması gerektiği ve bunu uygulayan yerel mahkeme kararının da yerinde olduğu kanaatinde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.