Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2012/10575 E. 2014/7676 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/10575
KARAR NO : 2014/7676
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

Tebliğname No : 5 – 2011/97190
MAHKEMESİ : Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29.11.2010
NUMARASI : 2008/17 Esas, 2010/131 Karar
SUÇ : Çocuğun basit cinsel istismarı

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Suça sürüklenen çocuk hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz bulunmadığı anlaşıldığından incelemenin suça sürüklenen çocuk müdafii ve O yer Cumhuriyet Savcısının suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan cinsel istismar suçundan kurulan hükme yönelik temyizleri ile sınırlı olarak yapılmasına karar verilmekle gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk için 5271 sayılı Kanunun 150/2. maddesi uyarınca baroca görevlendirilen zorunlu müdafiine ödenen avukatlık ücretinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak sanığa yükletilmesi,
Mağdure hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca sevk edilerek muayenesi yapılan mağdure hakkında düzenlenen 13.11.2009 günlü, 4374 sayılı raporda, maruz kaldığı olaydan dolayı ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede travma sonrası stres bozukluğu gelişmesi nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun bildirilmesi üzerine, anılan rapor esas alınarak sanığın cezası TCK.nın 103/6. maddesi uyarınca artırılmış ise de, cebir ve tehdit olmaksızın gerçekleştirilen eylem nedeniyle sanığın kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiği, TCK.nın 23. maddesi uyarınca gerçekleşen, fakat kastetmediği bu neticeden sanığın sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirle hareket etmiş olması gerektiği, somut olayda sanığın dosyaya yansıyan sosyal ve kültürel durumu, eğitim düzeyi, kişisel özellikleri, tarafların yaşları ve olayın gerçekleşme biçimi nazara alındığında, ağır netice olarak ortaya çıkan mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın sanık tarafından öngörülemeyeceği ve taksirle dahi hareket etmesinin söz konusu olmadığı, meydana gelen bu zararın ancak TCK.nın 61. maddesi kapsamında cezanın bireyselleştirilmesinde alt sınırdan uzaklaşmada dikkate alınabileceği gözetilerek, sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde TCK.nın 103/6. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafii ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek hükmün CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.