Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2011/8967 E. 2013/2701 K. 14.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/8967
KARAR NO : 2013/2701
KARAR TARİHİ : 14.03.2013

Fuhuş suçundan sanık …’ün yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan mahkûyetine dair … 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 13.02.2008 gün ve 2007/372 Esas, 2008/85 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Aynı yargı çevresinde başka suçtan … E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan ve duruşmalardan bağışık tutulması konusunda talebi de olmayan sanığın 5271 sayılı CMK.nın 196. maddesine aykırı olarak duruşmaya getirtilmeden yokluğunda karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükümün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.03.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Üzerine atılı suçtan tutuklu yargılanan sanığın 07.08.2007 tarihli celsede huzurda CMK 147’ye göre usulüne uygun atılı suçtan savunması alınmıştır. Savunma sonrası tahliye edilen ve bir sonraki celse duruşmaya gelmeyen sanığın avukatı duruşmada çekildiği için, ara kararı ile sanığa bu durum tebliğ edilmiş, tebligat sanığın yargılamada verdiği adresindeki yengesine yapılmıştır. Yengesinin beyanına göre tebligata düşülen şerhten de sanığın başka bir suçtan cezaevinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme tebligat parçasının dönmesinden sonra sanığın yokluğunda yargılamaya devamla yargılamayı sonuçlandırmıştır.
CMK 196. maddesine göre ceza yargılaması için zorunlu olan husus, sanığın sorgusunun; 5 yıldan fazla ceza gerektiren suçlarda mutlaka, 5 yıldan az cezayı gerektiren suçlarda ise sanık kendisi vareste tutulmayı istemediği müddetçe yine mutlaka yargılamayı yapan mahkeme huzurunda ve onun tarafından yapılmasıdır. Bu durum doğrudanlık ve yüzyüzelik ilkelerinin kanun maddesine dönüşmüş şekli ve bu ilkelerin gereğidir. CMK.nın öngördüğü bu durumlar dışındaki haller için zorunluluk öngörmek usul ve yasaya uygun düşmez. Diğer hallerin bozma sebebi olabilmesi için esasa etkili ve savunmayı kısıtlar mahiyette olması gerekir. Dosyamızdaki durum yasada belirlenen bu iki halden birisi değildir.
Somut olayımızda sanığın, CMK 147. maddesine göre huzurda savunması alınmıştır. Son celse katılması zorunluluğu bulunmadığı bir celsedir. Mütalaya karşı beyanlarının alınması zorunlu bir husus değildir. Başka suçtan sanığın cezaevinde olduğu öğrenilmiş olduğu için özgürlüğü bulunmadığı için duruşmaya katılmak isteyebilir, bulunmasında fayda olabilir, daha iyi olur düşüncesi olabilir. Ama bu düşünce ve mülahazalar uygulamada yasal olarak zorunluluk bulunduğu sonucuna götürmez. Sanık yargılandığı dosyadan haberdardır, bu suçla ilgili savunmasını da yapmıştır. Eğer duruşmaları takip etmek istiyorsa cezaevinden dilekçe göndererek mahkemeden bu talepte bulunabilir. Yargılamayı yapan mahkeme kendi dosyasından tutuklu olmayan sanığın başka suçlardan tutukluğunu veya tahliyelerini takibe zorlanmamalıdır. Yasanın öngörmediği zorunlulukların yorumla zorunlu hale getirilmesi yargılamaları uzatacaktır. Sanığın savunma … kısıtlanmış değildir. Zorunlu olmayan bu durumla ilgili olarak sanık kendisi de böyle bir iddiada bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum.