YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/17585
KARAR NO : 2012/8677
KARAR TARİHİ : 20.09.2012
Reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsi münasebette bulunma ve reşit olmayan kimseyi rızasıyla kaçırıp alıkoyma suçlarından sanık …’nun yapılan yargılaması sonunda; reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkûmiyetine atılı diğer suçtan beraatine dair … 5. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 14.07.2009 gün ve 2005/537 Esas, 2009/1118 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında reşit olmayan kimseyi rızasıyla kaçırıp alıkoyma suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesinde;
Sanığın üzerine atılı suçun 765 sayılı TCK.nın 430/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 102/4. maddesine göre 5 yıllık asli zamanaşımına tâbi olduğu, mahkemece sanığın sorgusunun yapıldığı 06.03.2007’den inceleme gününe kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK.nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükmün CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK.nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın işlediği suçun şikayete tabi olup uzlaşma kapsamında kaldığı, 5560 sayılı Kanun ile değişik CMK.nın 253/3. maddesinde cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaşma yoluna gidilemeyeceği belirtilmekle birlikte atılı suçun aleyhe düzenleme getiren bu değişiklikten önce gerçekleştiği, 5237 sayılı TCK.nın 7/2. maddesi ve sanığın 16.10.2007 tarihli oturumda uzlaşmak istediğini belirtmesi dikkate alınarak kovuşturma şartı olan uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, CMK.nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma girişiminde bulunulmaması,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 gün ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı Kararında da belirtildiği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı ve olayda da mağdurenin dosyaya yansıyan maddi bir zararının da bulunup bulunmadığı gözetilmeden, diğer koşullar tartışılmadan mağdurenin zararının giderilmemesi nedeniyle 5271 sayılı CMK.nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.