YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/17385
KARAR NO : 2011/5032
KARAR TARİHİ : 14.12.2011
Beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismar suçlarından sanık …’in yapılan yargılaması sonunda; katılan …’ya karşı atılı suçtan, katılan …’ya karşı ise eyleminin ırz ve namusa tasaddide bulunma suçunu oluşturduğunun kabulü ile mahkûmiyetine dair … 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 24.03.2011 gün ve 2009/214 Esas, 2011/57 Karar sayılı cinsel istismar suçu yönünden re’sende temyize tâbi hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık ile müdafii tarafından istenilmiş tâbi olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.11.2007 gün ve 2007/5-142 Esas, 2007/240 Karar sayılı ilâmı ile TCKnın 61. maddesinin 4 ve 5. fıkraları hükümleri karşısında, 43. madde uyarınca yapılacak artırmanın 103/6. maddenin tatbikinden önceki fıkralara göre bulunan ceza miktarı üzerinden yapılarak, elde edilen artırım tutarının 103/6. maddesi ile belirlenen cezaya eklenmesi gerektiği, keza 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanuna eklenen 61/7. maddesine göre de sonuç cezanın 30 yıla kadar artırılabilineceği kuralına aykırı olarak sanığın mağdure Ebru’ya karşı eyleminden dolayı, TCK.nun 103/2 ve 102/3. maddeleri uyarınca verilen 18 yıl hapis cezasının, TCK.nun 43/1. maddesi uyarınca 1/4 oranında artırılarak bulunan 22 yıl 6 ay hapis cezasının, 49. maddesi uyarınca hapis cezasının 20 yıldan fazla olamayacağı gerekçesiyle 20 yıla indirilmesi, verilen ceza miktarından bahisle de 103/6. maddenin uygulanmamasına karar verilmesi suretiyle sanığa eksik ceza tayini ve sanığın mağdurelerin babası olması karşısında sanık hakkında TCK.nun 53/5. maddesinde düzenlenen hak yoksunluğuna karar verilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık hakkında mağdure Ebru’ya karşı nitelikli cinsel istismar suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delillerle iddia, savunma ve duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan sanık ve müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle re’sende
temyize tâbi ve usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında mağdure Aslı’ya karşı ırz ve namusa tasaddide bulunma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdure Aslının samimi görülen 23.03.2009 günlü ifadesinde “babasıyla bir araya geldiklerinden sonra kendisine sarılmak suretiyle yaklaşmaya başladığını, yaklaşık bir hafta önce mutfakta yanına gelerek boynundan öpmeye çalıştığını, müracaat günü sabahı da yatağına yattığını, kovuşturma aşamasındaki 23.06.2009 günlü ifadesinde de sabahleyin kalktığında yanına yatıp bacağını üzerine atarak, kendisini okşadığını beyan etmesi karşısında sanığın mağdurenin vücuduna temas içeren ve temadi eden eylemlerine 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nın döneminde de devam ettiği, teselsül eden (zincirleme olarak işlenen) suçlarda son fiilin işlendiği tarihteki kanunun uygulanması ilkesi doğrultusunda, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, 765 sayılı TCK.nunun 415/2. maddesi uyarınca mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ile müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış … saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nun 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 14.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.