Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2011/1651 E. 2012/1907 K. 20.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/1651
KARAR NO : 2012/1907
KARAR TARİHİ : 20.02.2012

Irza geçme suçundan sanık … ile reşit olmayan kimseyi zorla kaçırıp alıkoyma ve ırza geçme suçlarından sanıklar … ve …’nun yapılan yargılamaları sonunda; sanıkların reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsi münasebette bulunma suçundan ve sanık …’ın ayrıca reşit olmayan kimseyi zorla kaçırıp alıkoyma suçundan mahkûmiyetlerine dair Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 29.11.2005 gün ve 2003/381 Esas, 2005/417 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanıklar müdafileri tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık … hakkında zorla kaçırıp alıkoyma suçu açısından zamanaşımı süresi içinde mahkemesince her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.
Sanık … hakkında zorla kaçırıp alıkoyma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, yerinde görülmeyen sanık müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanıklar hakkında reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsi münasebette bulunma suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerine gelince;
Mağdurenin aşamalarda kararlılık gösteren samimi anlatımları, olayın ortaya çıkış şekli ve tüm dosya içeriğine göre; sanık …’ın öz kızı olan mağdureyi öldüreceği yönündeki tehditleriyle iradesini baskı altına almak suretiyle evlenmesi için diğer sanık …’e başlık parası karşılığında verdiği, bu durumu bilen sanık …’in mağdureyi alarak evine götürdüğü, birlikte üç ay kadar karı-koca hayatı yaşadıkları ve bu süre içinde mağdurenin birden fazla kez ırzına geçtiği, daha sonra mağdurenin bulduğu ilk fırsatta evden kaçtığı ve bir süre sonra kolluğa sığınıp olanları anlattığı, diğer sanık …’nın da yer ve zemin temin etmek suretiyle suça iştirak ettiği ve eylemin, 765 sayılı TCK.nın 416/1. maddesi kapsamında kaldığı tüm dosya kapsamıyla sabit olduğu halde, mağdurenin babası olan sanık … yönünden aynı Kanunun 417. maddesi de nazara alınmak suretiyle, daha sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun ile usulüne uygun biçimde kıyaslama yapılarak lehe olan kanunun denetime olanak sağlayacak şekilde belirlenip uygulanması gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı gerekçelerle aynı Kanunun 416/son maddesi uyarınca sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmesi,
Kabule göre de;
Sanık … müdafii tarafından “lehe hükümlerin” tatbikinin talep edilmesi ve bu talebin ertelemeyi de kapsaması karşısında, sanık … hakkında hükmolunun cezanın miktarı nazara alınıp bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca ceza miktarları yönünden kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, 20.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.