Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2011/13867 E. 2013/10753 K. 31.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/13867
KARAR NO : 2013/10753
KARAR TARİHİ : 31.10.2013

Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanık …’ın yapılan yargılaması sonunda: çocuğun nitelikli cinsel istismarı eyleminin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu oluşturduğunun kabulü ile bu suçtan ve diğer atılı suçtan mahkûmiyetine dair …Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 24.06.2009 gün ve 2006/285 Esas, 2009/141 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdurenin aşamalarda değişmeyen istikrarlı beyanları, tanıklar …ün anlatımları, doktor raporları ve tüm dosya içeriğine göre, tanıklar … ile kendi evlerinin önünde akşam saatlerinde oturan 13 yaşı içerisindeki mağdurenin yanına motorla gelen sanığın, mağdurenin annesine sigara almaya gideceklerini söyleyerek hile ile motoruna aldığı mağdureyi ağaçlık bir alana götürerek ele geçirilemeyen tabanca tehdidi ile vajinal yoldan organ sokmak suretiyle bir kez cinsel istismarda bulunarak mağdureyi buradan Edirne’ye götürdüğü, soruşturmaya başlanması üzerine ertesi günü mağdureyi ailesine teslim ettiğinin anlaşılması karşısında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin suçun TCK.nın 109/2. maddesinde belirtilen nitelikli halini oluşturduğu gözetilmeden, temel cezanın TCK.nın 109/1. maddesi ile belirlenip sonraki uygulamalar da buna göre yapılmak suretiyle eksik ceza tayini,
Mağdurenin yaşının, Tekirdağ Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunun 25.07.2007 tarihli raporunda “19 (ondokuz) yaşına uymakta” olduğunu,… Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunun 25.12.2008 tarihli raporunda ise klinik ve radyolojik olarak 15-16 yaşla uyumlu kemik görünümü mevcut olduğunu belirtilmesine rağmen, …Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu raporuna esas kemik grafileri getirtilip incelenmeden verilen Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu tarafından 27.02.2009 tarihli raporda “18.02.2009 tarihinde kurulumuzca yapılan muayenesinde fizyonomik olarak nüfus kaydına uyumlu yaşlarda göründüğü, kişinin 25.07.2007 tarihli grafilerin mevcut radyolojik görünümü dikkate alındığında film çekilme tarihinde 19 yaşında, 13-14.04.2006 tarihinde ise 18 yaşı içerisinde olup bitirmediği ile uyumlu gelişim gösterdiği, kemik gelişiminin çeşitli faktörlerle etkilenebileceği bilindiğinden kesin yaş tespiti yapılamadığı, gerçek yaşının adli tahkikata göre mahkemece değerlendirilmesinin uygun olduğunun bildirilmesi karşısında, suçun unsurlarına ve niteliğine etkisi bakımından iki rapor arasında oluşan çelişkilerin giderilmesi ve mağdurenin gerçek yaşının tespiti konusunda bu defa… Devlet Hastaneleri Sağlık Kurullarının raporlarına dayanak kemik grafileri de getirtilip mağdurenin dosya ile birlikte sevki sağlanmak suretiyle Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan alınacak rapordan sonra cinsel istismar suçundan TCK.nın 103/4. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.05.2010 gün ve 4/110 sayılı Kararına ve Adli Tıp Kurumu Kanununun 7 ve 23. maddelerine göre, suç tarihinde çocuk olduğu anlaşılan mağdurenin muayenesi ve hakkındaki raporun düzenlenmesi sırasında, inceleme konusunun uzmanı olan çocuk psikiyatristi bulundurulması gerektiği gözetilmeden, usulüne uygun teşekkül etmeyen İhtisas Kurulu raporuna itibar edilerek TCK.nın 103/6. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla hükümlerin BOZULMASINA, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.