Yargıtay Kararı 14. Ceza Dairesi 2011/1000 E. 2011/5034 K. 14.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 14. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2011/1000
KARAR NO : 2011/5034
KARAR TARİHİ : 14.12.2011

Irza geçme ve kaçırma suçlarından sanık …’un yapılan yargılaması sonunda; ırza geçme eylemi ırz ve namusa tasaddide bulunma kabul edilerek bu suç ile kaçırma suçundan mahkûmiyetine dair … 3. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 23.12.2005 gün ve 2005/107 Esas, 2005/239 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi ve sanık müdafii tarafından incelemeninde duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine; dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.03.2007 günlü tebliğnamesiyle Daireye gönderilmekle 31.10.2007 Çarşamba saat 14.00’e duruşma günü tayin olunarak sanık müdafiine çağrı kağıdı gönderilmişti.
Belli günde hakimler heyeti duruşma salonunda toplanarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılarından … hazır olduğu halde oturum açıldı.
Yapılan tebligat üzerine sanık müdafiin gelmediği ve ayrıca bir talepte de bulunulmadığı anlaşılmakla Yargıtay Cumhuriyet Savcısının uygun görülen talep ve mütalâası dairesinde DURUŞMASIZ inceleme yapılmasına oybirliğiyle karar verilerek, vaktin darlığına binaen dosyanın incelenmesi başka bir güne bırakılmıştı.
Bugün dava evrakı incelenerek aşağıda yazılı karar ittihaz olundu.
Sanık hakkında kaçırma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesi uyarınca lehe olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın, denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi gerektiği gözetilmeden hüküm kurulmuş ise de; sanığın üzerine atılı 765 sayılı TCK.nun 431. maddesinde yer alan kaçırma eylemini, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu olarak düzenleyen 5237 sayılı TCK.nun 109/2, 3 ve 5. maddelerinin en lehe tatbiki halinde dahi açıkça aleyhe olması karşısında bu hususta bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mahkemece lehe olan 765 sayılı TCK.nun 431. maddesi gereğince mahkûmiyet hükmü kurulmasına karşılık, sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin tatbiki suretiyle karma uygulama yapılarak hükmün karıştırılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, kaçırma suçuyla ilgili hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkartılarak yerine “sanık hakkında 765 sayılı TCK.nun 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına” ibaresi konulmak suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Irz ve namusa tasaddi bulunma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Oluşa uygun kabule göre; sanığın işlediği kabul edilen ırz ve namusa tasaddide bulunma suçunun ilgili kanun maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle, lehe 765 sayılı TCK.nun 102/4. maddesinde belirtilen 5 yıllık asli zamanaşımına tâbi olduğu, karar tarihi olan 23.12.2005’ten inceleme tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK.nun 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükmün CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddeleri uyarınca adı geçen sanık hakkında bu suçtan görülen davanın zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 14.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.