Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2020/707 E. 2020/5811 K. 06.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/707
KARAR NO : 2020/5811
KARAR TARİHİ : 06.07.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı, davalı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davacı vekili avukat Ufuk Yıldızlı ile davalı Asil …’nun gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, dava dışı … Büyükşehir Belediyesine bağlı İtfaiye Müdürlüğünde, itfaiye grup amiri olarak çalışan murisleri …’ın, 13.2.1997 tarihinde Tuzla Tersanesinde meydana gelen tanker yangınının söndürülmesi sırasında yanarak vefat ettiğini, olay sonrasında haklarının aranması için, davacı …’ın kendi adına ve kızı …’e velayeten davalıya vekaletname verdiğini, davalının önce … 9. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 1998/84 esas sayılı dosyasıyla, murisin çalıştığı … Büyükşehir Belediyesi, yanan tanker sahibi … Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği A.Ş. ve tersane sahibi … İşletmeciliği Limited Şirketi aleyhine dava açtığını, bu mahkemenin 11.9.1998 tarihli ilamla, … Büyükşehir Belediyesi yönünde, davanın “idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle” görevsizlik, diğer davalılar yönünden ise yetkisizlik kararı verdiğini, davalının talebi üzerine dosyanın … 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, yapılan yargılama sonunda … ve Gemsan şirketleri hakkında açılan davanın, 1.7.1999 tarihli ilam ile esastan reddedildiğini, kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de onanarak kesinleştiğini, davalının bunun üzerine … Büyükşehir Belediyesine karşı, … 4. İdare Mahkemesinin 2000/1372 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, ancak yapılan yargılama sonucunda 28.6.2002 tarihli kararla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, davalının vekalet görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle zarara uğradığını, süresinde dava açılması halinde tazminat alabilecek iken, alamadığını, aynı kaza nedeniyle İdare Mahkemesinde açılan diğer davalarda, Belediyenin hizmet kusuru olduğu belirlenerek, davaların lehe sonuçlandığını ileri sürerek, uğradığı zararlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik, kendisi için 20.000,00 TL, kızı için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL tazminatın, İdare Mahkemesine ait kararın kesinleştiği 16.6.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş; bilahare talebini ıslah suretiyle 100.000,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, İdari Yargılama Usulü Kanununun 9/2. maddesine göre, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra 30 günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise, bu süre içinde de davanın açılabileceğini, olayda da, 5 yıllık sürenin dolmadığını, süre aşımı nedeniyle verilen kararın yanlış olduğunu, kaldı ki davacının, İdari Yargıda dava açılması konusunda talimat vermediği gibi, dava açılması için gereken harç masrafını da, 2000 yılının 6. veya 7. ayında ödediğini, olay nedeniyle kendisine ve çocuğuna maaş bağlanıp, ayni ve nakdi yardımlar yapıldığını, dolayısıyla herhangi bir zarara da uğramadığını savunarak, davanın reddini dilemiş; açmış olduğu karşı dava ile de, vekalet görevini yerine getirmiş olması nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 2.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma üzerine davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı, dava dışı … Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğünde çalışmakta olan eşinin, Tuzla Tersanesinde meydana gelen tanker yangınının söndürülmesi sırasında 13.2.1997 tarihinde vefat ettiği olaya ilişkin sorumlular hakkında dava açmak üzere kendisi ve velayeten kızı adına davalı avukata vekalet verdiğini, ancak davalı tarafından … Büyükşehir Belediyesi hakkında süresinde dava açılmayarak zarara uğramalarına neden olduğunu ileri sürerek tazminat talebi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiş; Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12.4.2011 tarih ve 2010/10491 E. – 2011/5586 K. sayılı ilamı ile vekalet görevini özenle ve gereği gibi yerine getirmeyen ve buna bağlı olarak da müvekkilinin zararına neden olan davalı avukatın, davacıya karşı sorumlu olduğu, mahkemece davacının uğradığı ve davalının sorumlu tutulabileceği zarar miktarı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde bilirkişi raporu ile davacı eş …’ın nihai gerçek maddi zararının 421.351.73 TL olduğunun, davacı kızı Sena … DAĞ’ın ise 80.570.82 TL’den ibaret olduğunun bildirildiği, davacılara yapılan maddi yardımların güncellenmiş değerlerinin tespiti açısından alınan birikişi raporuna göre İBB tarafından davacılara verilen taşınmazın 2017 yılı itibariyle rayiç değerinin 330.000.00 TL olduğu, verildiği tarihten rapor tarihine kadar getireceği kira bedeli ve faizinin 262.862.815 TL olduğununun bildirildiği, 12/3/2018 tarihli ek raporlarında da davacılara yapılan ölüm yardımı ve nakti yardımların 2017 yılı itibariyle denkleştirici adalet kurallarına göre miktarının 194.254.30 TL olduğununun ifade edildiği, raporlardan da anlaşılacağı üzere davacılara yapılan ve TBK 55. maddesi uyarınca uğranılan zarardan tenzili gereken ifa amaçlı olduğu kabul edilen ödemelerin miktarının davacıların uğradıkları zarardan fazla olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 55. maddesinde destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacağı, kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemelerin, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemeyeceği, zarar veya tazminattan indirilemeyeceği öngörülmüştür. Her ne kadar TBK’nun 55. maddesi olay tarihi itibari ile yürürlükte olmadığından somut olaya uygulanması mümkün değilse de, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre de ifa amacı taşımayan ödemelerin destekten yoksun kalma tazminatıdan indirilmesi mümkün olmadığından, davacıların uğradıkları zararlardan indirim yapılıp yapılamayacağının tespitinde, yapılan yardım ya da ödemenin ifa amacı taşıyıp taşımadığının belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre, zarar gören ya da üçüncü kişi tarafından ödeme kastı dışında kalan saiklerle yapılan ödemelerin ifa amacı taşımadığının kabulü gerekir. Zarar veren tarafından yapılan ödemenin kural olarak ifa kastı ile yapıldığı kabul edilebilirse de, üçüncü kişi tarafından yapılan ödemelerde bu kişinin amacının ne olduğuna bakılmalı, zarar verenin borcunu tazmin amacı ile hareket ettiği sonucuna varılması halinde ifa amacının bulunduğu kabul edilerek tazminattan indirim yapılmalıdır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, mahkemece İBB tarafından davacılara verilen taşınmaz ile bu taşınmazın kira getirisi ve faizinin, ayrıca ölüm yardımı ve nakdi yardımların destekten yoksun kalma tazminatından indirildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacılara verilen ev İtfaiye Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından satın alındığı gibi mahkemece indirim konusu yapılan nakdi yardımların da aynı vakfın organizatörlüğünde üçüncü kişilerden toplanan toplam 5.382.500.000 TL olduğu anlaşılmaktadır. Üçüncü kişilerden toplanan yardımlar … Büyükşehir Belediyesinin tazmin borcunun ifası amacıyla değil, yardım ya da bağış amacıyla yapılmış olduğundan bunların davacıların destekten yoksun kalma tazminatı alacağından indirilmesi hatalıdır. Mahkemece, … Büyükşehir Belediyesi tarafından verildiği kabul edilen eve gelince, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden söz konusu evin belediye başkanının talimatı ile mesken ve gecekondu müdürlüğü tarafından tahsisinin yapıldığı, tahsis edilen dairenin ödemesinin ise İtfaiye Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde ödemesi İtfaiye Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından yapılan evin, … Büyükşehir Belediyesinin tazminat borcunu ödemek amacıyla mı yoksa yardım amacıyla mı yapıldığının değerlendirilmesi, tazminat borcunun ödenmesi amacıyla yapıldığı sonucuna varılması halinde destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerekmektedir. O halde Mahkemece, tazminat sorumlusu dışındaki üçüncü kişiler tarafından yapılan yardım ve bağışların ifa amacı taşımadığı kabul edilerek destekten yoksun kalma tazminatından indirilmemesi, ev bakımından ise İtfaiye Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından ödenmiş olduğu gözetilerek ifa amacı taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceme ile yardımların zararlandırıcı olayla bağlantılı olduğu, zararlandırıcı olay olmasaydı yardımların yapılmasının söz konusu olmayacağı ve yardımları yapanın desteğin işvereni İBB ve itfaiye müdürlüğü olduğu gerekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi usul ve yasaya yakırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Öte yandan, davacı dava dilekçesinde davalı avukatın süresinde dava açmayarak kendisinin ve çocuğunun maddi ve manevi tazminat alamamasına neden olduğunu ifade etmiş, talep sonucunda ise toplam zararının tazminini istemiştir. Davalı avukat tarafından idari yargıda açılan davada da maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir. Buna göre davacının gerçek zararının belirlenmesinde maddi tazminat miktarının yanında idari yargıda talep konusu olan manevi tazminat miktarının da gözetilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davacının sair, davalının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair, davalının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2.540,00 TL. duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 44,40 TL. harcın istek halinde temyiz eden davacı karşı davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.