Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2019/639 E. 2019/7021 K. 30.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/639
KARAR NO : 2019/7021
KARAR TARİHİ : 30.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

… 7. Asliye Hukuk Dairesinin kararının davacı avukatının duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine davacı vekili avukat … ile davalı … Bld.Bşk.lığı vekilleri avukat …, avukat … ‘ın huzuru ile duruşma yapılıp temyiz isteminin süresinde olduğu saptanıp, dosyanın incelenmesi sonucu gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dar gelirli ailelere konut edindirmesi kapsamında davalı belediye ile aralarında sözleşme düzenlendiğini, arsa tahsisi yapıldığını, satış bedelinin taksitler halinde ödendiğini, tahsis kararının iptal edildiğini, imar planı değişikliği ile ifanın imkansız hale geldiğini ileri sürerek; arsanın rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Davanın kabulüne dair verilen karar, Dairece, 20.8.2016 tarihinde kabul edilen 6745 sayılı Kanun’un 12.maddesi ile 775 sayılı Gecekondu Kanunu’na eklenen geçici 10.maddeden sözedilip, bu madde kapsamında değerlendirme yapılmak ve sonucuna göre karar verilmek üzere bozulmuş, bozmaya uyulmak suretiyle yapılan yargılama ve değerlendirme neticesinde davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uymasıyla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Ancak, “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi, Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları da bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde, uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK’nun 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararları).
Bu açıklamalar kapsamında, somut olaya dönülecek olursa, Daire’nin bozma ilamında işaret edilen 20.08.2016 tarihli 6745 sayılı Kanunu’nun 12. maddesiyle 775 sayılı Gecekondu Kanunu’na eklenen geçici 10.maddenin, 05.04.2019 gün ve 30736 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 20.12.2018 gün, 2016/181E. ve 2018/111 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, bu durumun yukarıda belirtilen usuli kazanılmış hakkın istisnası kapsamında kaldığı anlaşılmakla, bilahare iptal edilen madde düzenlemesine göre sonuca gidilmiş olması, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun düşmeyecektir. Hal böyle olunca, Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, özellikle de, davadan önce bir ödeme olgusu olup olmadığı, var ise, bunun borcu sona erdirip erdirmediği hususu üzerinde durulup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.01.2015 tarih 2014/3-8 E., 2015/10 K. sayılı kararı da gözetilerek, gerekirse konusunun uzmanı bilirkişiden rapor da alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.