Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2019/62 E. 2019/7349 K. 17.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/62
KARAR NO : 2019/7349
KARAR TARİHİ : 17.06.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı … arasında 07/02/2011 tarihinde daire alım satım sözleşmesi yapıldığını, … İli …i 536 ada 35 parselde kayıtlı A Blok 1. Kat 13 numaralı bağımsız bölüm ile 16 numaralı bağımsız bölümün davacı tarafından satın alındığını ancak dairelerin zamanında teslim edilemediğini, sözleşme uyarınca aylık 400,00 TL kira bedelinin ödenmesi gerektiğini ve ayrıca dairelerin eksik ve ayıplı yapıldığını belirterek şimdilik 3.600,00 TL kira tazminatı ve 1.000,00 TL bina hasarı olmak üzere toplam 4.600,00 TL’nin 30/03/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 03.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini şimdilik 4.470,00 TL bina hasarı ve 3.600,00 TL kira tazminatı olmak üzere toplam 8.070,00 TL alacağın davalılardan yasal faiziz ile tahsiline karar verilmesini istemiştir
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Dairemiz tarafından verilmiş olan 22.05.2017 tarihli görev bozmasına uyulması sonucunda; Görevli mahkeme tarafından fotokopisi sunulan 07/02/2011 tarihli sözleşmenin davalı tarafça inkarı nedeniyle belgenin aslı davacı tarafça sunulamamıştır.Yargıtay HGK’nun 16.03.2005 günlü ve 2005/13-80 esas ve 2005/149 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, aslı ibraz edilmeyip fotokopisi sunulan ve diğer tarafça kabul edilmeyen fotokopi belge üzerinde imza ve yazı incelemesi yapılamayacağı gibi, yapılmış olsa bile bu rapora itibar edilemez. Yine Yargıtay HGK’nun 21.04.1993 gün, 15-17/1170 sayılı ilâmı uyarınca, altındaki imzası inkâr olunan fotokopi belge yazılı delil başlangıcı kabul edilerek, tanık dahi dinlenemez. (Yargıtay 3.H.D. 06/12/2016 T. 2016/241-13956 E.K. 13.H.D. 20/04/2017 T. 2015/19726 E. 2017/48444 K.) Bu nedenle davacı tarafça sunulan taşınmazın süresinde teslim edilmemesi halinde kira tazminatı ödeneceğine dair hüküm ile kombinin dahil olduğuna dair hükmün bulunduğu sözleşmeye itibar olunmamış ispat olunmayan sözleşme dolayısıyla davacının kira tazminatına dair istem ile bilirkişi raporunda belirlenen Eksik iş, yapılması gerektiği halde yapılmayan işleri, ayıplı iş ise, eserde olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki farkları ifade eder. İşin yapılmayan kısmının teslim ve muayenesi söz konusu olmayacağından iş sahibinin eksik işler yönünden ihbarda bulunmasına ya da ihtirazı kayıt koymasına gerek yoktur. İş sahibinin muayene ve ihbar yükümlülüğü sadece ayıplı işler içindir. (Yargıtay 13.H.D. 20/10/2016 T. 2015/6655 E. 2016/18862 K.) Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde davalıların davacıya tapuda satışını verdiklerine ilişkin kabul beyanı ve Yargıtay bozma ilamındaki belirlemeye göre davalıların satıcı olarak taşınmazın eksik işlerinden sorumlu olduğunun ise kabulü gerekerek 29/05/2016 tarihli bilirkişi raporundaki kombi ve tesisatı dışındaki belirlenen eksik işlerden sorumluluğuna dair –‘davacının davasının kısmen kabulü ile, 470,00 TL eksik iş bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Bir başka deyişle taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının ispat edilmesi ve sözleşmenin tarafları arasında yargılamanın sürdürülmesi esastır.
Davacı, davalı ile arasında 07.02.2011 tarihli “alımsatım ve komisyon anlaşmasının imzalandığını, sözleşme gereğince davalının teslim etmesi gereken tarihte bağımsız bölümleri teslim etmeyerek geç teslim ettiğini ve teslim edilen bağımsız bölümlerde eksik ve ayıplı işlerin olduğunu ileri sürerek, bu hususlara ilişkin alacak isteminde bulunmuştur
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde, tarafların aralarında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, dosyaya sunulan karbon kopya olan sözleşmeyi kabul etmediklerini, müvekilinin imza atıp atmadığını hatırlamadığını ve davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Dosya içerisindeki bilgive belgelerin incelenmesinde; bu hususta davacı tarafın tanık dinlettiği ve 31.05.2018 tarihli celsede mahkemece, davacı vekiline yemin delilinin hatılatıldığı ancak verilen kesin süre içerisinde davacı vekilinin yemin deliline dayanmadığı da analaşılmıştır
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, dosyada davacı tarafından sunulan belge kopya olmayıp, karbon kopya kağıdı niteliğindedir. Nüsha üzerinde inceleme yapılması da mümkün değildir. Ancak; İsticvap, 6100 sayılı HMK’nın 169. (1086 sayılı HUMK’nun 230) ve devamı maddelerinde açıkça düzenlenmiş olup, mahkeme kendiliğinden veya talep üzerine, taraflardan birini davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında dinleyebilir. İsticvap, bir tarafın kendi aleyhine olan belli bir vakıa hakkında mahkeme tarafından dinlenmesi anlamına gelmekte olup, davanın aydınlatılmasına katkıda bulunan bir usul işlemi olarak tanımlanmaktadır. İsticvap, bizzat taraf davet edilmek suretiyle yapılır ve usulüne uygun davetiyeye rağmen taraf isticvap için mahkemeye gelmezse isticvap edilen vakıa ikrar edilmiş sayılır. HMK’nın 169/2. maddesinde “İsticvap, davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur.” şeklinde isticvap edilebilecek hususlar düzenlenmiştir.
O halde, mahkemece, davalı asillerin HMK 169 ve devamı madde hükümleri gereği isticvap edilerek davacı tarafın dayandığı 07.02.2011 tarihli sözleşmedeki imzanın davalıya ait olup olmadığı belirlerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi