Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2019/2627 E. 2019/7498 K. 20.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2627
KARAR NO : 2019/7498
KARAR TARİHİ : 20.06.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, yöneticisi olduğu … maliklerinin davalı şirket ile çeşitli tarihlerde “daire satış sözleşmesi” imzalayarak, konut satın aldığını, davalı şirket tarafından yapılan … Sitesine ait 2 bloktan oluşan konutların yöneticisi bulunduğu site sakinleri tarafından çeşitli tarihlerde teslim alındığını, söz konusu konutların sözleşmedeki teslim tarihlerinin en geç Aralık 2011 olmasına rağmen konutların davalı şirketçe ancak Nisan 2012 ayında teslim edilmeye başlandığını, davalı şirketçe yapı projesine dair aykırılıkların … … Belediyesince tespit edildiğini, site sakinlerinin davalı şirkete şikayetlerini ilettiğini ancak davalı şirketçe site sakinlerinin oyalandığını, bunun üzerine site sakinlerinin … İnşaat aleyhine 04/02/2013 tarihinde … 1. Noterliğinden ihtar çekerek, … Sitesine ait 2 bloktan oluşan konutlarla ilgili olarak fiili ve hukuki eksikliklerin tamamlanmasının istenildiğini, ancak davalı şirketçe sorumluluklarının yerine getirilmediğini belirterek davalı şirketin taahhüt ettiği ve yerine getirmediği ana gayrimenkul ve müştemilatına ilişkin eksik ve ayıplı işlerin bedeli olarak 1.000,00-TL’nin tahsilini istemiş, 08.04.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 249.032,96-TL’ye çıkartmıştır.
Birleşen … 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2016/415 Esas sayılı dosyasında; diğer tüm davacılar sitedeki eksik ve ayıplı iş bedeli olarak her bir davacı için 5.791,44-TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Davalı, kendisine husumet düşmediğini, süresinde ayıp ihbarına bulunulmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; mahkememizin 2016/173 esas sayılı dosyasında, davacı … … yönünden 1.000,00-TL alacağın dava tarihinden itibaren, 4.791,44-TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, mahkememiz dosyası ile birleşen 2016/415 esas sayılı dosyada; … için 5.791,44 TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 11.582,88-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren; … için 5.791,44-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, Fazlaya ilişkin 23.165,76-TL yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacıların satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir.
Davalılar, ayıp ve eksik bulunmadığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal yada hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, tüketici, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir. 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/2’de) maddesinde ifade edildiği gibi, ayıp ihbarının yapılmaması, tüketicinin ifa konusu mal ya da hizmeti, bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK’nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacıların Eylül 2011-Şubat 2012 tarihinde satın aldıkları bağımsız bölümün ayrı bir teslim tutanağı olmadığından davacılara davacıların beyanına göre Nisan 2012 tarihinde teslim edildiği ve 13.03.2013 tarihinde de eldeki bu davanın açıldığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda ve mahkemece ayıplı olarak belirtilen imalatlar ile ilgili olarak; “açık ayıp”, “gizli ayıp” olarak nitelendirilmesinin yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden kullanım ve mevsimlerdeki …, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi ve tespit tarihi de göz önünde bulundurularak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği anlaşılmaktadır. Yine TBK’nun 223 (BK’nun 198. maddesi) hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “hemen ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. Hal böyle olunca mahkemece, hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi heyetinden “açık ayıp” ve “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatlara ilişkin ayıpların tek tek neler olduğunun belirlenerek, ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda ayıpların niteliği ve ortaya çıktıkları (kullanım ve mevsimlerdeki …, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) zaman dilimi ve tarafların delilleri dikkate alınarak taraf ve yargı denetimine esas gerekçeli ek rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Kabule göre de, asıl davada davacı … …’ın bozma öncesi talebini 08.04.2014 tarihinde 249.032,96-TL olarak ıslah ettiği, reddedilen kısmın bu davacı yönünden kendi hissesi dikkate alınarak belirlenmesi gerekirken tüm davacıların toplam talebi 249.032,96-TL olduğu belirlenip reddedilen kısmın 23.165,76-TL olarak hesaplanması ayrıca bozma nedeni yapılmayıp eleştiri konusu olarak değerlendirilmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.