Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2019/2268 E. 2019/7155 K. 13.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2268
KARAR NO : 2019/7155
KARAR TARİHİ : 13.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı; davalı avukata, hakkında işe iade davası açıp takip etmesi konusunda vekaletname verdiğini, davalı avukatın açtığı işe iade istemli tespit davası neticesinde lehine karar verildiğini, davalı avukatın da iş mahkemesinin tazminata konu kararını 14/05/2009 tarihinde tebliğ aldığını ve tarafların temyiz etmemesi sonucu kararın kesinleştiğini, ancak kesinleşmeden itibaren 10 günlük süre içerisinde işe başlatılması başvurusu davalıca gerçekleştirilmediğinden, işverence yapılan fesih geçerlilik kazanmış olup, işe iade, iş güvencesi tazminatı ve boşta geçen süre ücreti ile birlikte iş mahkemesince takdir edilen 8 aylık maaş karşılığının alınamadığını, tüm bu ihmallerden dolayı davalı avukatın azledildiğini, davalının kusurlu davranışları sonucu taraflarınca alınamayan 1.000,00 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı adına açmış olduğu işe iade davasını bitirmekle başka bir işlemin kalmadığını davacıya izah ettiğini, davacının; iş mahkemesi kararını bilgisi olmadan davalıya tebliğe çıkardığını ve 14/05/2009 tarihinde tebliğ edildiğini, bu süre zarfında davacının tarafına bilgi vermediğini, ayrıca davacının İş Mahkemesi dosyasına 25/05/2009 tarihinde tarafına bilgi vermeden Av. … ve Av. …yı vekil tayin ettiğini, tüm hukuki işlemleri usulüne uygun şekilde yerine getirmiş olduğu için tarafına herhangi bir şekilde avukatlık mesleği ile ilgili bir kusur atfedilemeyeceğini, davanın reddinine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 1.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta; davacı taraf, dava dışı işvereninin, iş akdine haksız olarak son vermiş olması nedeniyle işe iade davası açması için davalı avukat ile sözleşme yapmış. Aralarındaki avukatlık sözleşmesi gereğince davalı da işe iade davası açarak davayı hüküm verilinceye kadar takip etmiştir. Açılan işe iade davası, davacı lehine sonuçlanmış ve karar davalı vekilin yüzüne karşı tefhim edilmiştir. İş bu davada davacı taraf, işe iade davası lehine sonuçlanmasına rağmen, davalının 10 günlük yasal süre içerisinde işverene başvurmaması nedeniyle kararın gereğini yerine getirmeyerek işe iade davasında kazanmış olduğu ücret ve tazminat alacaklarından mahrum kaldığını, davalı vekilin kusuru nedeniyle bu zararını tazmin etmesi gerektiğini iddia etmiştir. Davalı ise, davacının işe iade davasını, gereği gibi takip ettiğini, davanın neticesine dair davacıya gerekli bilgilendirmeyi yaptığını, ancak davacının kendisine haber vermeden işe iade davasının kararını, davalı tarafa tebliğe çıkardığını ve dosyaya başka vekil tayin ettiğini beyan ederek kusuru bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, davalının vekil olarak işe iade müracaatı yapması gerektiğini davacıya yazılı olarak bildirmesi, bu konuda gerekli bilgilendirmeyi yapması gerekirken böyle bir bilgilendirme yaptığına dair yazılı delil sunulamadığı, azilnamenin kendisine tebliği ve istifa dilekçesinin davacıya tebliğine kadar davalının vekillik görevinin devam edeceği, bir başka vekil tarafından dosyaya vekalet sunulmasının tek başına davalının vekillik görevini sona erdirmeyeceği, davacının tazminat hakkını kaybetmesinde, davalı avukatın müvekkilini bilgilendirmemek ve uyarmamak sureti ile kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak dosya arasında bulunan işe iade davasında kısa karar davacının vekili olan davalının yüzüne karşı verilmiş. Tefhimle tebliğ yapıldığı gerekçesiyle iş mahkemesince bir daha gerekçeli karar davalıya tebliğe çıkarılmamıştır. Ancak bu usulüne uygun bir tefhim değildir. Zira usulüne uygun tefhim yapılmış olması için kararın gerekçesi ile birlikte davalı olan vekilin yüzüne karşı okunmuş olması gerekir. Bu nedenle iş mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olarak kesinleşmemiştir. Ayrıca dosyaya davacı tarafından başka vekiller de tayin edilmiştir. Tüm bu nedenlerle davacının işe iade başvurusu süresini kaçırıp kaçırmadığı hususunda yeterli inceleme ve araştırma yapıldıktan, vekil olarak tayin edilen diğer avukatların da kusuru bulunup bulunmadığı değerlendirilerek davalının kusurlu olup olmadığı belirlendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı bir değerlendirme ile davanın kabulü hatalı olup, bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.