Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2018/6334 E. 2019/1281 K. 06.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6334
KARAR NO : 2019/1281
KARAR TARİHİ : 06.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın redine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmasız, davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili avukat … geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, karı koca olduklarını, davalılardan …’in davacı …’in erkek kardeşi olduğunu, 2003 yılında davalılar adına Türkiye’de bir ev satın aldıklarını, o tarihte yabancılar mülk sahibi olamadığından tapuyu kendilerinin devraldığını, satış bedeli olarak davalıların 17.10.2003 tarihinde takip konusu 110.000 Euro’yu havale ile gönderdiklerini, evin gönderilen bu parayla satın alındığını, ancak davalıların bu parayı ödünç olarak yolladıklarını iddia ederek icra takibi başlattıklarını, taraflar arasında ödünç ilişkisi olmadığını beyanla borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davacıların söz ettiği evin bedelinin ayrıca ödendiğini, takip konusu miktarın ise davacılara ödünç olarak yollandığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, menfi tespit talebine ilişkindir. Davacı, davalılarca banka havalesiyle yollanan 110.000 Euro’nun davalıların iddia ettiği gibi ödünç olarak değil, Türkiye’de satın almak istedikleri bir villanın satış bedeli olarak yollandığını, bu parayla villayı satın aldıklarını ve yabancıların Türkiye’de mülk edinmesini sağlayan yasanın çıkmasıyla birlikte taşınmazın davalılara devredildiğini iddia etmişler, davalılar ise taşınmaz satış ilişkisinden doğan bir borç kalmadığını, bunun ayrıca ödendiğini, takip konusu paranın ise davacılara borç olarak yollandığını savunmuşlardır. Mahkemece, dosyaya ibraz edilen e-posta görüşmeleriyle tanık beyanları dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki takip konusu havale dekontunda “taşınmaz mal” açıklaması mevcuttur. Bu durumda ödünç ilişkisinin varlığını davalıların dekontla aynı kuvvette bir delille ispatlamaları gerekmektedir. Dosya kapsamında yer alan ve hükme esas alınan e-postalar aynı kuvvette bir delil niteliği taşımamakla beraber olayı net bir şekilde aydınlatacak mahiyet ve içerikte de değildir. Miktar itibariyle tanık da dinlenemeyeceğine göre davalının somut yazılı delillerle savunmalarını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece bu gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanlış değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 29,20 TL harcın davacılara, 35,90 TL harcın davalılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.