Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2018/6180 E. 2019/1154 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6180
KARAR NO : 2019/1154
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak-yargılamanın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, 1989 yılında …’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 5.000.000 TL (eski para) peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 8.484,55 TL.’ye yükseltmiştir.
Davalı, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak verilen davanın reddine dair kararın temyizi üzerine Dairemizce kararın onanmasına karar verilmiş, bu kez davacı hak ihlali yapıldığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
T.C. Anayasa Mahkemesi, 07.01.2016 tarih, 2013/6613 başvuru numaralı kararı ile; başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar vermiş, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılanma yapılmak üzere dosyayı mahkemesine göndermiştir.
Mahkemece, yeniden yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile; mahkemenin 29/11/2012 tarih 2012/361 esas 1276 karar sayılı ilamının iptali ile 8.484,55 TL’nin 5.000,00 TL’sinin dava tarihinden, 3.484,55 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan göçmen konutlarından daire satın aldığı, ileride maliyet hesabından mahsup edilmek üzere 5.000.000 TL ödediği, konutun davacıya teslim edilip tapuda devir işleminin yapıldığı, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp ödeme yaptığı ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği dosya içeriği, toplanan delillerle anlaşıldığı gibi bu hususlar tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, davacının yaptığı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, tüketici ile müzakere edilmeden tek taraflı olarak inşaat maliyetlerinin sözleşmeye ve mevzuata aykırı olarak belirlendiği, inşaat maliyet hesaplamalarının herhangi bir yerinde peşinat ve avans ödemelerinin mahsuplaşmaya konu edildiğine dair somut bir bilginin yer almadığı, ayrıca davalı idarenin değişik tarihlerde yaptığı yazışmalarında mahsuplaşmanın yapılmadığına ilişkin kabullerin bulunduğu, davalı taraflarca mahsup işleminin yapıldığı ve peşin ödemenin mahsup edildiği hususlarını soyut olarak iddia ettikleri, mahsuplaşma savunmasının somut delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde “… borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul ve beyan eder.” şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp borçlandırma sözleşmesi ile 76.709.435, borçlandırma senedi ile 12.230.795 TL (eski para), olmak üzere toplam 88.940.230 kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 90.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği ve böylece davacının kullandığı kredi miktarı tutarında borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edildiği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.