Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2018/6127 E. 2018/11797 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6127
KARAR NO : 2018/11797
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın acılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 05.06.2013 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalıya ait düğün salonunda 18.08.2013 tarihinde sünnet düğünü yapmak üzere 2.400,00 TL bedelle anlaştıklarını, 1500 adet düğün davetiyesi bastırdığını ve dağıttığını, sözleşmede düğün iptalinin 55 gün önceden haber verileceğinin yazılı olduğunu, kararlaştırılan tarihte düğün salonuna gittiklerinde başka bir kişiye ait düğün organizasyonu yapıldığını öğrendiğini, acele bir şekilde başka bir düğün salonu tutmak zorunda kaldığını, davalı tarafın düğün salonuna gelen misafirleri yönlendirmediği gibi kendisine yardımcı olmaması nedeniyle sonradan kiralanan yerde yapılan düğüne katılımın çok az olması nedeniyle masrafların dahi karşılanamadığını, düğün iptal olmasaydı maddi ve manevi zarara uğramayacakken düğünün iptali nedeniyle maddi zararının büyük olduğunu, ayrıca manevi zararının büyük olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maddi ve manevi zararları için şimdilik 2.000,00 TL’nın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, verilen kesin süreye rağmen davacı vekilinin açık bir şekilde talep edilen miktarları açıkça belirtmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK.’nun 119/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı düğün salonu işleticisi ile imzaladığı sözleşme gereğince belirlenen tarihte düğün salonunun başka bir kişiye kiralanması nedeniyle farklı bir düğün salonu kiralayarak masraf yaptığını ve davalının düğün salonuna gelen davetlilere gerekli yönlerdirmeleri yapmaması nedeniyle düğüne beklenen düzeyde katılımın sağlanmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maddi ve manevi zararları karşılığı 2.000,00 TL’nın davalıdan tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, 810,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 09.02.2017 tarih, 2015/13108 esas, 2017/1621 karar sayılı ilamı ile, kararın gerekçesiz olması nedeniyle davacının temyiz itirazları incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası mahkemece, 15.12.2017 tarihli celsede “Davacı vekiline talebini açıklayıp ayrıntılandırması kalem kalem alacak taleplerini belirtmesi için 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına” ilişkin ara karar kurulmuş; davacı vekili 03.01.2018 tarihli dilekçe ile talep sonucuna ilişkin sunmuş olduğu beyan dilekçesinde; miktar belirtmeksizin dosyaya sunmuş olduğu fatura kapsamında 1500 adet düğün davetiyesi masrafının faizi ile birlikte tahsilini, sonradan kiralanan düğün salonununa ilişkin sunulan faturanın faizi ile birlikte tahsilini, davalı ile 05.06.2013 tarihinde imzaladığı düğün salonu kiralama sözleşmesi kapsamında ödenen 2.400,00 TL‘nın faizi ile birlikte tahsilini ve son olarak, düğün…’lerine göre otuz yıllık esnaf olan müvekkilinin 1500 adet davetiye basmasına rağmen gelen kişi sayısı ve takılan takılara göre maddi ve manevi zararının mevcut olduğunu, düğünün yeniden tekrarı mevcut olmadığından ve davalı tarafın kusuru ile haberdar edilmemesi sebebiyle tüm zarar ve ziyanın tespiti ile faiziyle iadesini fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla talep ettiklerini bildirmiştir. Mahkemece; davacı tarafa usulüne uygun ihtarat yapılarak verilen kesin süreye rağmen taleplerini kalem kalem açıklayıp miktarlarını da açıkça belirtmediği gerekçesiyle HMK.’nun 119/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinde dava dilekçesinin içeriği belirtilmiş olup, 119/1-ğ bendine göre, açık bir şekilde talep sonucunun dava dilekçesinde gösterilmesi gereklidir. Talep sonucu çok açık olmalı ki, mahkeme, davayı kabul edince, talep sonucunu aynen hüküm fıkrası olarak ( md.297/2) kararına alabilsin. Esasen, mahkeme davacının talep ettiğinden fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (md.26). Bu nedenle davacı, nelerin hüküm altına alınmasını (davalının neye mahkûm edilmesini) istediğini, açık ve noksansız bir şekilde dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde bildirmelidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/2. fıkrasında dava dilekçesinde açık bir talep sonucunun bulunmaması hâlinde, mahkemece eksikliğin giderilmesi için davacıya bir haftalık kesin süre verileceği, bu süre içinde eksikliğin giderilmemesi durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir.
Anılan bu yasal düzenlemeler ve yukarıda somut olaya ilişkin yapılan açıklamalar dikkate alındığında, davacı vekili, mahkemece kurulan ara karar gereğince verilen kesin süre içerisinde talep sonucuna ilişkin beyanda bulunmuş ise de, talep edilen alacak kalemlerinin miktarını açıkça belirtmeyerek ara karar gereğini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Ancak, davacı tarafın dosyaya delil olarak sunduğu; 24.08.2013 tarihli 590,00 TL bedelli faturanın 1500 adet davetiye gideri karşılığında düzenlendiği, 05.06.2013 tarihli düğün salonu kiralama sözleşmesinin 2.400,00 TL bedelli olduğu, 18.08.2013 tarihli sonradan kiralan düğün salonunca düzenlendiği ileri sürülen faturanın 1.000,00 TL bedelli olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dosyaya delil olarak sunulan faturalar ve sözleşmeden davacının bu alacak kalemlerine yönelik talep sonucu açıkça belirlenebilecek niteliktedir. Bu durumda mahkemece, davacının maddi tazminat talebi yönünden dosyaya sunulan faturalar değerlendirilerek davacının dava dilekçesinde talep ettiği miktarla karşılaştırma yapılıp bilirkişi raporu da alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.