Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2018/5843 E. 2018/9827 K. 22.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5843
KARAR NO : 2018/9827
KARAR TARİHİ : 22.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıların çeşitli tarihlerde tarafına vermiş olduğu vekaletnameler ile davalılar adına … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/222 Esas, … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/17 Esas, … 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/105 Esas, … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2008/1383 Esas, … 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2001/292 Esas sayılı dosyalarını azil tarihine kadar takip ettiğini, davalıların kendisini haksız ve mesnetsiz olarak azletmiş olduğunu, haksız azil nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere belirsiz alacak davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, azlin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, açılan davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacının davalıların vekilliğini üstlendiği dosyalardan olan vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davalılar, davacıyı azilde haklı olduklarını ve ödemeleri gereken vekalet ücretlerini ödediklerini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişiler raporlarında; TBK’nın 502 v.d hükümlerinde vekalet ilişkisinin düzenlenmiş olup, 505. maddesinde vekilin talimata uygun ifasının, 506. bizzat ifa ve sadakat ve özen yükümünün düzenlendiğini; vekilin, üstlendiği işi, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekte yükümlü olduğunu; vekilin, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranışı göstermekle yükümlü olduğunu; somut olayda, dosyada mübrez belgelerle davacının davalılar adına tapu iptali, tenkis, tazminat davaları açtığının ve davaların redle sonuçlandığının anlaşıldığını; vekilin görevinin, davaları açmak ve özenle takip etmek, gerekli hukuki işlemleri yerine getirmek olduğunu, davacının da gerekli davaları açmış olduğunun ve takip etmiş olduğunun belirlendiğini, davacının açmış olduğu, davaların redle sonuçlanması nedeni ile özen yükümüne aykırı davranmış olduğundan sözedilemeyeceğini, ancak davacının henüz temyiz etmiş olduğu davada temyiz duruşmasına katılmamasının haklı gerekçesinin varlığı halinde özen yükümüne uygun davranış olduğu sonucuna varıldığını; öte yandan taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinde belirlenen iş ve işlemler karşılığında davacının sözleşmeden doğan vekalet ücretini almış olduğunu, sözleşmede bulunmamasına rağmen ceza davasına katılmasının, davalılarca itiraz edilmediğinden sözleşmeye aykırı bir davranış olarak kabul edilemeyeceğini; davacının vekalet sözleşmesinden doğan alacaklarını tahsil etmiş bulunduğunun anlaşıldığını, başka alacak talebinde bulunmayacağını bildirmişlerdir. Mahkemece alınan birlikişi raporu doğrultusunda; davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak alınan bilirkişi kurulu raporunda davacının azlinin haklı olup olmadığı net olarak belirtilmiş değildir. Mahkemece rapor hükme esas alınmış ve kararın gerekçesinde azlin haklı olup olmadığı hususu değerlendirilmeksizin davacının vekalet ücreti alacağının tamamının ödendiği ve böylece vekalet ücreti alacağı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de esasen davanın temeli ve uyuşmazlığın kaynağı azlin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, gerek taraflarca gösterilen deliller gerekse bilirkişi raporu itibariyle azlin haklı olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmadan, doğrudan alacak talebinin değerlendirilmesi doğru değildir.
Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Avukat, bu durumda, ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. O halde, mahkemece yeniden bilirkişi heyeti oluşturularak, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle eksik ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.