Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2018/5661 E. 2018/9887 K. 23.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5661
KARAR NO : 2018/9887
KARAR TARİHİ : 23.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat … ile davalı … Başkanlığı vekili avukat …’ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı eczacı, sahibi bulunduğu… Eczanesi ile … arasında imzalanan sözleşme gereğince ödenmesi gereken alacağının davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde ödenmeyen, 48.867,49-TL asıl alacağının şimdilik 33.000,00-TL ve işlemiş faizi ile birlikte toplamda 100.000,00-TL’nin, alacağının doğduğu tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak esastan da davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın zamanaşımından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle dava zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı noktasındadır. Davacı ile davalı idare arasındaki ilişki sözleşme kapsamında olup, dava BK’nun 125. maddesi gereğince on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Ne var ki, taraflar arasındaki ilişkide davacı eczacının davalı kuruma fatura ettiği reçetelerde usulsüzlük yaptığı iddiaları ve bu kapsamda resmi belgede sahtecilik ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık eylemlerinden … 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/79 esas sayılı dosyası ile ceza davası açılarak yürütülmüştür. 818 sayılı B.K.nun 60/II.maddesinde(6098 sayılı T.B.K.nun 72.m.) “….şu kadar ki, zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruruzamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa, şahsi davaya da o müruruzaman tatbik olunur….” denilmek suretiyle zamanaşımı süresi için Ceza Kanununa atıfta bulunulmuş olup, anılan hükme göre, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı açıktır. Buna göre somut olay değerlendirildiğinde, resmi belgede sahtecilik suçunun uzatılmış ceza zamanaşımı süresinin TCK.’nın 66 ve 67.maddelerine göre 12 yıl olduğu, olay tarihinin ise temmuz 1999 olduğu, dava tarihi itibariyle ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca, mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.