Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2018/2712 E. 2018/9293 K. 11.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2712
KARAR NO : 2018/9293
KARAR TARİHİ : 11.10.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı … San. ve Tic. A.Ş. vekili avukat … geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıların mirasbırakanı…’nün şirketlerinin ortağı olduğunu, 28.03.2011 tarihinde kısıtlanmasına karar verilen…’nün 12.01.2015 tarihinde vefat ettiğini,…’nün kısıtlanması öncesinde ve sonrasında vasilerin ve vesayet makamının bilgisi dahilinde şirketteki pay sahipliğinden doğan haklarının, alacaklarının korunması, sosyal gereksinimlerinin ve geçiminin sağlanması için gerekli önlemler alınarak kısıtlıya yapılan ödemeler ile birlikte mirasbırakanın şirkete borcunun 1.293.067,97 TL olarak belirlendiğini, yapılan ödemelerin şirket kayıtlarında belirtildiğini, murisin vefatından sonra uzunca bir süre beklenmesine karşın borcun ödenmediğini ileri sürerek 1.293.067,97 TL alacağın yasal faizi ile davalılardan dayanışmalı olarak tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki dava ile davalıların murisi ve şirket ortağı olan…’nün borcuna karşılık 1.293.067,97 TL’nin davalılardan tahsilini istemiş; davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı şirketin, murisin vesayet altında olması nedeniyle muris yararına yapılan bütün harcamaların vasi marifetiyle sulh hukuk mahkemesinin denetimi ve kararına bağlı olarak yapılacak olmasına rağmen, vasiyi ve mahkemeleri devre dışı bırakarak bir ahlaki vazife ifa ettiği, ahlaki bir borç kendiliğinden yerine getirilmiş ise bu ödemenin geçerli olduğu ve ahlaki bir borcu yerine getiren kimsenin kendisini hataen hukuken borçlu zannetmiş olsa dahi verdiğini geri isteyemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Yargılama sırasında serbest muhasebeci ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda; davalıların murisi…’nün davacı şirketin % 10 hissesine sahip olduğu, davacı şirket tarafından…’ye 627.898,44 TL kasadan, 242.042,48 TL bankadan (140.532,81 TL si ev kredisi ödemesi) olmak üzere 869.940,92 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemeler için düzenlenen faiz faturaları ile birlikte tutarın 1.293.070,99 TL olduğu ve davacı şirketin 2009-2014 yılları karlarını dağıtmayıp şirket bünyesinde tutulmasına dair genel kurulda karar verildiği belirtilmiştir. Mahkemece, her ne kadar yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı şirket tarafından davalıların murisine yapıldığı iddia olunan ödemelerin tamamının murisin vesayet altında olduğu dönemde yapılıp yapılmadığı hususu kararda tartışılmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporu da uyuşmazlığı çözmeye yeterli değildir. O halde Mahkemece, davalıların murisinin 28.03.2011 tarihinde kısıtlanarak kendisine vasi atandığı ve davacı şirketin ortağı olması dikkate alınarak şirketlerin kuruluşu, işleyişi, alacak ve borç ilişkileri konusunda uzman bir bilirkişi heyeti oluşturularak ve vesayet dosyası da getirtilerek vesayet altına alınan murisin davacı şirkete borçlu olup olmadığı hususunda tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, nedenlerini açıklayıcı ve denetime elverişli rapor alınmak sureti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.