Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2018/1177 E. 2019/1748 K. 13.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1177
KARAR NO : 2019/1748
KARAR TARİHİ : 13.02.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı TOKİ’nin, dava dışı müteahhit … Toplu Konut İş. Ltd. Şti.’ne inşa ettireceği “… … Toplu Konut Projesi”’ nden 27.07.2006 tarihinde satın aldığı bağımsız bölümün 2007 yılında teslim aldığını, teslimden sonra gerek kendi konutu gerekse blok ve site ortak yerleri ile ilgili ayıp ve eksiklikler bulunduğunu öğrendikten sonra davalıya ihtar çektiğini ileri sürerek, eksik ve ayıplı işlerden dolayı ortaya çıkan bedel farkının (semen tenzili) tespit edilerek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, satın alınan dairede ve dairenin bulunduğu blok ve site içindeki eksik ve ayıplı işler nedeniyle ortaya çıkan bedel farkının tahsiline ilişkindir.Dava tarihi olan 29.12.2010 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’ da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddesi uygulanacaktır. Anılan maddeye göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 6098 sayılı TBK.’nun 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
Mahkemece, davanın kabulüne yönelik verilen karar dairemizin 22.04.2015 tarihli ilamıyla “açık ayıplar yönünden ayıp ihbar süresinin dolmuş olduğundan, değer kaybının nisbi metoda göre hesaplanması gerektiğinden ve kabul edilen gizli ayıpların ne zaman ortaya çıkmış olduğunun tespit edilerek ayıp ihbar süresinin buna göre değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yeniden rapor alınmıştır. Hükme esas alınan 17.08.2017 tarihli ek raporda 18 adet olarak belirlenen gizli ayıplı imalatların tümünün teknik olarak en fazla iki yıl içinde ortaya çıkabileceği görüş ve kanaatinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Davalıya yönelik açılan ve derdest olan emsal dosyalarda bozma sonrası alınan bilirkişi raporlarında çoğunlukla gizli ayıpların 6 ay ila 3 yıl arasında ortaya çıkabileceği görüşü benimsenmiştir. Somut olayda, davacının daireyi 18.11.2007 tarihinde teslim aldığı önceki bozma kararıyla ve dosya kapsamıyla sabit olup, davacının davalıya usulüne uygun tebliğ edilmiş bir ihtaratı olup olmadığı ve davacı tarafından yaptırılmış bir tespit dosyası olup olmadığı da araştırılarak, gizli ayıpların ortaya çıkış süresinin de emsal dosyalarda alınan bilirkişi raporlarındaki süreler de (azami 3 yıl) dikkate alınarak değerlendirilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.