Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/9552 E. 2018/11167 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9552
KARAR NO : 2018/11167
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 18.03.2000 tarihli “… Evleri Satış Sözleşmesi” ile davalıdan … ilçesi 189 ada 27 parselde yapılacak olan C-2 Blok, 22 numaralı daireyi satın aldığını, davalı tarafından verilen ilanlarda, sosyal alanların etrafı çevrili site içinde gösterildiğini, ancak yapılan araştırma sonucunda da bu sosyal tesislerin kamuya ait arazi içerisinde bulunduğunun anlaşıldığını, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini ve konutunun değer kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00-TL bedel indirimi ve tazminatın teslim tarihinden itibaren işleyecek değişken reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 07.08.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 10.880,00TL ye yüksetmiştir.
Davalı …Ş., talebin zaman aşımına uğradığını eksik ve ayıp bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, süresinde ayıp ihbarı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2014/ 28564 Esas- 2015/16226 Karar sayılı ve 21.05.2015 tarihli kararı ile “ Mahkemece, sosyal tesislerin Ümraniye Belediyesi’ne ait taşınmaz üzerine yapılmış olması, “açık ayıp” olarak nitelendirilip, davacının konutu teslim aldıktan sonra 4077 Sayılı Kanunun 4. maddesinde öngörülen 30 gün içerisinde davalıya yapılmış ayıp ihbarı bulunmadığından davanın reddine karar verilmişse de, dava konusu olayda 4077 sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa” söz konusu olup, 4077 sayılı Yasanın 30. maddesine göre, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifasındaki dava konusu eksiklikler nedeniyle davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcının sorumluluğuna gidebileceği kabul edilmelidirHal böyle olunca mahkemece işin esası incelenerek ve taraf delilleri değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 14.09.2017 tarihli son kararında; ‘Davacının davasının kısmen kabulü ile toplam 6.661 TL nin Davalıdan Alınarak Davacıya Verilmesine 3.000 TL ‘si için dava tarihinden, bakiyesi için ıslah tarihi 07/08/2012 kabul edilerek bu tarihten itibaren avans faiziyle davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkindir.
Bozma sonrası mahkemece alınan raporda; bilirkişilerce iki ayrı duruma göre hesapalama yapılmış olup; birinci durumda keşif tarihindeki mevcut durum dikkate alınarak basketbol sahaları hariç sosyal donataların site içerisinde kalması ve site sakinlerince kullanılması halinde 6.661,00TL değer kaybı oluştuğu, ikinci duruma göre sosyal donatıların bulunduğu alanın tamamen kamuya terk edilmesi halinde ise 9.992,00TL değer kaybı oluştuğu şeklinde görüş bildirilmiş, mahkemece keşif tarihindeki mevcut durum dikkate alınarak bir kısım sosyal donatıların site sakinlerince kullanılması halinde 6.661,00TL değer kaybı oluştuğuna ilişkin hesaplama hükme esas alınmıştır.
Keşif tarihinde hernekadar bu sosyal donatıların bir kısmının halen site sakinlerince kullanıldığı belirtilmişse de; dosya içeriğinden taahhüt edilen bu sosyal tesislerin tamamının mülkiyeti Ümraniye Belediyesi’ne ait 189 ada 14 parsel üzerinde inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı tamamen sorumlu olduğunun kabulü ile mahkemece yukarıda açıklanan olgular gözetilerek sosyal donatıların bulunduğu alanın tamamen kamuya terk edilmesi halinde 9.992,00TL değer kaybı oluştuğu şeklindeki bilirkişi hesaplaması dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, site sakinlerinin halen yararlandığı belirtilerek rapordaki birinci bölüm hesabına itibar edilerek davanın kısmen kabulüne dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.