Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/9052 E. 2019/3892 K. 25.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9052
KARAR NO : 2019/3892
KARAR TARİHİ : 25.03.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı ile yapılan 08.02.2013 tarihli sözleşme ile 3 nolu parselde inşaa edilen mavişehir … isimli projeden A 2 blok 147 nolu daireyi satın aldığını, taşınmazın teslim süresinin 5.1.2014 tarihi olarak belirlendiğini ancak teslim edilmediğini ileri sürerek; fazla hakları saklı kalarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, 05/01/2014 tarihinden itibaren eksiksiz teslim tarihine kadar rayiç kira bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 24.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini toplam 14.200,94 TL olarak arttırmış olup, duruşmada dava konusu bağımsız bölüme ilişkin tapu kaydının dava açıldıktan sonra davacı müvekkiline devredildiğinden tapu iptali ve tescil taleplerinin konusunun kalmadığını, rayiç kira bedeline ilişkin taleplerinin devam ettiği yönünde beyanda bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, 14.220,94 TL nin 24.11.2015 ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, konusu kalmayan “tapu iptal ve tescil” talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporuna atıfla sözleşmedeki 180 günlük gecikme süresine ilişkin hükmün haksız şart olarak kabul edileceği gerekçesi ile, sözleşmede teslim için belirtilen 5.1.2014 tarihinden itibaren başlamak üzere, fiilen telim edildiği 11.11.2014 tarihine kadar kira kaybı hesaplanarak, yazılı şekilde karar verilmiştir.
Taraflar arasında konut satışına ilişkin mavişehir … projesi kapsamında Gayrimenkul Satış Sözleşmesi imzalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşmenin 8.1 maddesinde “…Teslim tarihi en geç A tipi bloklarda 5.1.2014’tür. Satıcı bu tarihten önce de teslimde bulunma hakkına sahiptir.” hükmünün yanı sıra 8.5 maddesinde “Satıcı; mücbir sebep, beklenilmeyen hal, inşaatın başlangıcında mevcut olmayan ve inşaatın seyrine etki eden satıcının denetleyemeyeceği veya engelleyemeyeceği haller, Satıcı’nın elinde olmayan ve resmi idarelerden, adli kurum ve mahkemelerden kaynaklı nedenler, ağır iklim şartları ve benzeri nedenlerin ortaya çıkması durumunda ve tüm bu nedenlerle ilgili olarak inşaat için gerekli malzeme, personel ve enerjinin sağlanamaması halinde bu nedenlerin ortadan kalktığı tarihe kadar teslimle mükellef değildir. Bu halde işbu sözleşmede belirlenen teslim tarihine söz konusu engelin devam ettiği süre kadar süre eklenir. Ayrıca yukarıdaki fıkrada anılan sebeplerin haricinde, projenin icrasındaki iklimsel, teknik ve hukuki gerekçelerle satıcı teslim tarihini her halde ve kendiliğinden yüz seksen gün süreyle erteleyebilir. Bu durum teslim tarihinden otuz gün önce alıcıya yazılı olarak bildirilir. Sözkonusu yüz seksen günde de bağımsız bölümün alıcıya teslim edilmemesi halinde, devam eden aylarda cezai şart olarak aylık rayiç kira bedeli alıcıya ödenir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu dairenin davacıya 11.11.2014 tarihli tutanakla fiilen teslim edildiği ve davacı tarafça kira kaybı bedelinin ödetilmesini talep ettiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, alacaklı, temerrüde düşen borçludan TBK 125. (eski BK 106. vd.) maddeleri çerçevesinde aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi zararının tazminini seçimlik olarak isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı, sözleşmeyi ayakta tutarak geç teslim nedeni ile uğradığı zararın tazminini istemektedir. Bu durumda, gerek sözleşme gerekse TBK.125. (eski BK 106 vd.) maddelerine göre davacının zararını talep etme hakkı bulunmaktadır.
Yine anılan sözleşme hükmünün haksız şart olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunun da değerlendirilmesinde; Haksız şart müessesesi 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 5.maddesinde düzenlenmiş olup, anılan kanun maddesinde “Haksız şart; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir”. denilmiştir.
Hukuk sistemimizde akit serbestisi prensibi kabul edilmiştir. Taraflar kanuna, ahlak ve adaba, kamu intizamına, şahsiyet haklarına aykırı olmamak şartıyla aralarında her konuda serbestçe sözleşme yapabilirler. (TBK-26-27 md.) Somut olayda da davacı davaya konu sözleşmeyi serbest iradesi ile imzalamıştır. Hal böyle olunca taraflar arasındaki sözleşme ve anılan madde hükmü geçerli ve bağlayıcı olup haksız şart niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca mahkemece, anılan madde hükmünün davacıyı bağlayacağı gözetilerek, sözleşme hükümleri değerlendirilerek, ilaveli sürenin sonu olan 5.7.2014 tarihinden itibaren başlamak üzere, dairenin teslim edildiği tarihe kadarki kira kaybı zararını davacının talep etmeye hakkı olduğu kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. Bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. Bent gereğince temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.