Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/8877 E. 2019/6309 K. 20.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8877
KARAR NO : 2019/6309
KARAR TARİHİ : 20.05.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avkuat …ile davalı Emlak Konut Gayrime vekili avukat …’nın gelmeleriyile duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının yapım işini … Şirketine verdiği inşaatlardan D Blok 28 nolu daireyi 19.08.2007 tarihinde 175.500,00 lira ödeyerek satın aldığını ve 08.05.2009 tarihinde de tapusunun verildiğini, binalarda ve dairelerde bulunması gereken özelliklerin tanıtım broşüründe açıklandığını, ayrıca alım sırasında sözlü olarak da bunların teyit edildiğini, temellerin çok sağlam olup, zemin etüd raporlarının … Teknik Üniversitesi’nden alındığının, vibrex ve grout temel kazık sistemi bulunduğunun, çok sayıda spor yapma yeri ve spor kompleksi olacağını açıkladıklarını, sağlık hizmeti verileceğinin ve bununla ilgili donanımın her zaman hazır olacağının, 2006 yılında başlayan inşaatların Haziran 2008 de teslim edileceğinin ve her türlü konforun mevcut olduğunun ifade edildiğini ancak bağımsız bölümü teslim aldıktan bir süre sonra kalorifer ve asansörün arızalandığını, balkonda çökme yaşandığını, balkon ve pencerelerin tekniğe uygun yapılmadığını, tezgahlar, seramik ve dolaplarda sorun olduğunu, yaşanan bu ve buna benzer sorunlarla ilgili olarak ayıpları içerir site yönetiminin ihtar çektiğini, ihtara rağmen durumun düzelmediğini, ayrıca binanın 1. derece riskli alanda bulunduğu, jet graute adlı sistemde binanın sağlamlaştırılması gerekirken, bu işlemin yapılmadığını ileri sürerek; Borçlar Yasası’nın 106, 107. maddeleri ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 ve devamı maddeleri gereğince sözleşmenin iptaline, adına kayıtlı … … 25696 ada 1 parsel sayılı gayrimenkul üzerine kurulu D Blok 28 numaralı bağımsız bölüme ait kat irtifak tapu kaydının iptali ile davalı Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. adına tesciline, bu nedenlerle 16/04/2008 tarihinde ödediği 175.500,00 liranın fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 lirasının ödeme gününden itibaren avans faizi ile birlikte iadesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik tamirat masrafı 100,00 lira, 17/02/2012 tarihli ihtarat masrafı 98,34 lira olmak üzere toplam 10.198,34 liranın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca yaşanan olaylar nedeniyle de 15.000,00 lira manevi tazminatın da dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 12.02.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle ise; bilirkişi kurulunun özellikle yapının temel sisteminde uygulanan Wibrex kazık sisteminin orta şiddette bir depreme dayanabilecek ölçüde güvenlik sağlayabileceği yönündeki beyanı çerçevesinde bu rapora güvenerek dairesini iade etmekten vazgeçmiş olup dairesindeki eksiklikleri gidermek sureti ile kullanmaya devam etmek istediğini, bu sebeple eksik ve ayıplı işler bedeli olarak maddi tazminat yönünden; 7.133-TL daire içindeki eksik işler bedeli, 1.432,20-TL ortak alan eksik işler bedeli 98,34-TL ihtarname bedeli olmak üzere toplam dava değerini 8.663,54-TL’sına ıslah ettiğini beyan etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulü ile davacının 16/04/2008 tarihli sözleşmenin feshi, tapu kaydının iptali ile bedel iadesi talebinin bedelden indirim olarak kabulü ile davaya konu bağımsız bölümdeki eksik ve ayıplı işler bedeli 7.133,00 lira, ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler bedelinden davacının arsa payına göre talep edebileceği 1.432,20 lira ve 98,34 lira ihtarname masrafı olmak üzere toplam 8.663,54 liranın davalının temerrüde düşürüldüğü tarih olan 14/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 15.000,00 lira manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2. maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada mahkemece, 17.05.2016 tarihli celsede açıkladığı kısa kararda; gerekçeli kararın hüküm fıkrasından farklı olarak “Açılan davanın kısmen kabulüyle davacının 16/04/2007 tarihli sözleşmenin feshi, tapu kaydının iptali ile bedel iadesi talebinin bedelden indirim olarak kabulü ile davaya konu bağımsız bölümdeki eksik ve ayıplı işler bedeli 13.033,00 lira, ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler bedelinden davacının arsa payına göre talep edebileceği 3.168,20 lira ve 98,34 lira ihtarname masrafı olmak üzere toplam 16.299,54 liranın 10.198,34 lirasının davalının temerrüde düşürüldüğü tarih olan 14/03/2012 tarihinden, 6.101,20 liranın ıslah tarihi olan 12/02/2016 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 15.000,00 lira manevi tazminat talebinin reddine,” karar verilmiş ve bu şekilde kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır.Bu husus açıklanan yasal düzenlemeye göre HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenlerine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınıp birbirlerine ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.