Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/8492 E. 2019/5660 K. 02.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8492
KARAR NO : 2019/5660
KARAR TARİHİ : 02.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelenmenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı; davalıya ait kahvehanede 2002-7.11.2010 yılları arasında ocakçı ve garson olarak çalıştığını bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00’er TL kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi, dini ve milli bayramlar ücreti alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 38.031,53 TL ye çıkarmıştır.
Davalı; davacının kendisinin işi bıraktığını, alacak iddialarının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 100,00 TL fazla çalışma alacağının dava tarihi 02/02/2011 tarihinde ve 10.600,92 TL fazla çalışma alacağının ıslah tarihi 19/02/2013 tarihinden itibaren ve 323,40 TL ihbar tazminat alacağının dava tarihi 02/02/2011 tarihinden, hafta tatili ücreti 2.339,63 TL, yıllık izin ücreti 100,00 TL, genel tatil ücreti 387,22 TL’nin dava tarihi 02/02/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kararın dairemizce 2014/18671 Esas ve 2015/10449 Karar sayılı ilamı ile 02/04/2015 tarihinde, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilmeli, gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki,
Uyuşmazlık hizmet aktinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı ve ayrıca diğer işçilik alacaklarından davalının sorumlu olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. 4857 Sayılı Kanun’un 4/1-ı maddesinde 507 Sayılı Kanun’un 2.maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı vurgulanmıştır. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler davanın açıldığı tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. Davacı’nın istemleri arasında kıdem, ihbar, yıllık izin ücreti, , genel ve … tatili ücretleri ile fazla çalışma ücreti bulunmaktadır. BK.nun 344. maddesi, ” muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir.Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akti icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder.Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder.Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez.” hükmü, yine BK.nun 345/1. maddesinde ise, “Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur.” hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, “bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder.” hükmü vazedilmiştir.Az yukarıda vurgulandığı üzere, öncelikle mahkemece fesih üzerinde durulması gerekir. Mahkemece, feshin haklı olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa az yukarıda düzenlenen 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 344 ve 345. maddelerinden, sözleşmenin hem işçi hem de işveren tarafından feshedilebileceği, ancak tazminat isteminde bulunulabilmesi için sözleşmenin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi, yada işçinin fesihte haklı olması gerektiği anlaşılmalıdır.Öte yandan süreli akitlerde de vaktinden önce fesihle ilgili BK.nun 345/2. maddesinde düzenleme bulunmaktadır.
Yine, BK.nun 329. maddesinde fazla çalışmayla ilgili düzenleme mevcut olup, ” Sözleşme ile kararlaştırılmış yada mutad olan çalışmanın ölçüsüne oranla bir fazla çalışma zorunlu oluyorsa, işçi bunu yapmaya gücü yeterse ve üzerine almayı reddetme dürüstlük kuralına bir aykırılık ifade ederse, fazla çalışmayı kabul etmek zorundadır. İşçi, bu fazla çalışma için kararlaştırılan ücrete oran kurularak ve özel durumlar gözönüne alınarak takdir edilmesi gereken ek ücreti talep hakkına sahiptir.” BK.nun 334. maddesine ise, ” İşveren işçiye mutat serbest saatler yada günler vermekle yükümlüdür. İşveren feshi ihbar yapılmasından sonra başka bir iş aranması için işçiye uygun bir zaman vermek zorundadır. Bu durumlarda, işverenin çıkarlarını olabildiği kadar gözetmek gerekmektedir.” BK.nun 340./II. Maddesinde ise, iki haftalık bir ihbar süresi öngörülmüştür.
Somut olayda davacı; davalıya ait kahvehanede, iş akdinin haksız olarak feshedildiği tarihe kadar garson olarak çalıştığını iddia etmiş, davalı ise davacının işi kendisinin bıraktığını savunmuştur. Mahkemece davacının hiç bir haklı gerekçesi olmaksızın iş sözleşmesini kendi isteği ile tek yanlı olarak sonlandırdığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Ancak mahkemenin kanaati, dinlenen tanık beyanlarına göre yerinde değildir. Her ne kadar tanıklar fesih nedenine ilişkin görgüye dayalı bir bilgiye sahip değillerse de, davacının çalışma saatlerinin hesaplanması için yeterli beyanda bulunmuşlardır. Bu durumda gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak; davacının fazla mesai, hafta tatili, UBGT çalışması ücret alacağı bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra, eğer bu ücret alacakları varsa, iş akdini kendisinin haklı nedenle feshettiği kabul edilerek 818 Sayılı BK.’nun 344 ve 345. maddeleri uyarınca fesih tazminatına hükmedilmeli ve belirlenen sair ücret alacakları yönünden de davanın kabulü gerekmektedir. Ayrıca davalı tarafından, davacıya yıllık izin kullandırıldığına dair belge sunulamadığı gibi tanıklar da izin kullanmadan çalıştığını beyan etmişlerdir. Hal böyle olunca davacı yıllık izin ücretine de hak kazanmıştır. Davacının fazla mesai, hafta tatili, … çalışması ücret alacaklarına hak kazanıp kazanmamasının değerlendirilmesi yönünden feshin kim tarafından yapıldığı ve fesihte haklı olunup olunmadığının bir önemi yoktur. Ücret alacağı bulunan bir çalışan iş akdini her zaman haklı nedenle feshedebilir. Tüm bu nedenlerle, yanılgılı bir değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.