Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/7442 E. 2019/5951 K. 09.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/7442
KARAR NO : 2019/5951
KARAR TARİHİ : 09.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca, davalılar-…, … avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davacı vekili avukat … ile duruşmalı temyiz eden davalı … ve diğerleri vekilleri avukat …, avukat … ve diğer davalı … vekilleri avukat …’in gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı,…’ın 07/01/1998 tarihinde vefat etmesi nedeniyle mirasçı olarak kendisi ile murisin ilk eşinden olan kızı davalılardan …’ı bıraktığını, muristen kalan bir kısım malların paylaşımı ile ilgili olarak davalı ile aralarında 03/12/1999 tarihli protokol düzenlediklerini, bu protokol çerçevesinde terekede mevcut mal ve hakların paylaşımı yapılıp, tapuda satış ve devirlerin gerçekleştirildiğini, bu arada bir kısım işlemler için davalı …’i, adı geçenin de tevkil yetkisine dayanarak diğer davalı …’yi vekil tayin ettiğini, ilgili tapu sicil müdürlüklerinde yapmış olduğu inceleme sonucunda, protokol kapsamında bulunmayan bir kısım taşınmazların, haberi ve rızası olmadığı halde, kendisine vekaleten diğer davalı …’ya ve diğer bir taşınmazın ise üçüncü kişiye satıldığını öğrendiğini, … asıllı olup, yeterince Türkçe bilmediğini, davalıların da bu durumdan yararlanarak, el ve işbirliği ile bu şekilde kendisini zarara uğrattıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik uğramış olduğu 400.000,00-TL zararın, yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, davacı vekili ıslah dilekçesiyle talebini 535.638,50-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar, taraflar arasında yapılan 03/12/1999 tarihli sözleşmenin terekede mevcut tüm malların paylaşımına ilişkin bir sözleşme olmadığını, paylaşım dışı kalan mallarla ilgili olarak taraflar arasında görüşmelerin devam ettiğini, 2001 yılında yapılan mutabakat gereğince davacının, … ve …’daki taşınmazlar üzerindeki hisselerini kendilerinden …’a satıp devretmeyi, buna karşılık …’ın da … ve …’de bulunan taşınmazlar üzerindeki hisselerini davacıya devretmeyi kabul ettiğini, bu taahhütlerin gerçekleştirilmesi için vekaletnameler verildiğini, varılan mutabakat gereğince tapuda vekiller aracılığıyla işlemler yapıldığını, davacının tamamen hür iradesiyle ve içeriğini bilerek 11.4.2001 tarihli vekaletname verdiğini, 1986 tarihinden beri Türkiye’de çalışan ve 1992 tarihinde de bir Türk ile evlenen davacının Türkçeyi gayet iyi bildiğini, iddialarının doğru olmadığını, kaldı ki … tarafından davacıya satılmış bulunan hisselerin toplam bedelinin, davacı tarafından …’a satılanların toplam bedelinin üstünde olduğunu, aradaki fark bedelin davacı tarafından …’a tediye olunmak suretiyle, taraflar arasındaki tüm alacak-borç ilişkisinin bundan 5 yıl önce tasfiye olunduğunu, davacının kötüniyetli olarak eldeki davayı açtığını, öte yandan olayda hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar dairemizin 2013/334 E.-2013/8194 K. sayılı 02/04/2013 tarihli ilamı ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş, mahkemece daha sonra hüküm fıkrasının 4. bendi tashih edilmiş; hüküm davacı ve davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Tavzih ve tashih kurumu HMK’da ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup bu düzenlemelere göre mahkemece, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların tashih yoluyla res’en veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir, (HMK 304) tavzihe ilişkin olarak ise, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyorsa yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa tavzih kararı verilebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Asıl hükmü değiştirerek, hüküm sonucunu bertaraf edecek tavzih kararı verilemez. (H.M.K 305/2 )
Somut olayda; mahkemece gerekçeli kararın hüküm kısmının 4. bendinde yer alan “Red edilen miktar üzerinden hesaplanan 82.338,28-TL. nispi ücreti vekaletin davacıdan alınıp davasını avukat ile takip eden davalılara eşit olarak verilmesine,” cümlesinin yazıldığı daha sonra vekelat ücreti hesabı nedeniyle tashih yapıldığı ve 4. bendinde yer alan maddesinde “82.338,28-TL” olarak yazılmış olan vekalet ücretinin hesap yapılırken miras payının sehven atlandığı ve resen fark edildiği gerekçesiyle avukatlık ücretinin “35.375,52 TL.” olarak HMK. 304. maddesi gereğince ilamın tashihine karar verildiği, bu suretle hükmün değiştirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, resen verilen ve hükmün 4. bendinin 26/05/2017 tarihli tashih kararı, dosya içeriği ve karar gerekçesi itibariyle HMK 304. maddesinde tanımlanan yazı ve hesap hatası ve benzeri açık bir hata olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından ve yukarıda açıklandığı üzere tashih kararıyla tarafların hak ve borçlarında değişikliğe gidilemeyeceğinden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davacı ve davalılardan … ve …’nin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalılardan …ve …’nin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak bibirlerine ödenmesine, peşin alınan 31,40 TL harcın davacıya, 31,40 TL harcın davalılar-…, …’a iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.