Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/6222 E. 2019/3901 K. 25.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6222
KARAR NO : 2019/3901
KARAR TARİHİ : 25.03.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelenmenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı firmadan devre tatil sattın aldığını, devre tatili kullanmadığını, muayene etmediğini, tecrübe ve bilgi sahibi olmadığını ileri sürerek hakkında başlatılan takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir. Yine aynı Kanunun 298/2 maddesinde gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı gösterilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; açıklanan yasal düzenleme ve İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilmeyerek, mahkemece tefhim edilen kısa kararın 3 bendinde “sözleşme gereğince davacı tarafından davalıya verilen 10.07.2008 -10.06.2009 vade tarihli her biri 100 Euro tutarlı 13 adet, 10.07.2009 ve 10.11.2010 vade tarihli her biri 200-Euro tutarlı 17 adet, 50 Euro bedelli 10.12.2010 vade tarihli 1 adet olmak üzere 31 adet senet nedeniyle davacının davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin iptaline,” yazıldığı halde kararın gerekçesinde “kısa kararda 3.maddede 10.07.2007-10.06.2008 vade tarihli her biri 100 Euro tutarlı 12 adet yazılması gerekirken maddi hata sonucu 10.07.2008-10.06.2009 vade tarihli her biri 100 Euro bedelli 13 adet, 10.07.2008-10.12.2009 yazılması gerekirken sehven 10.07.2009-10.11.2010 vade tarihli ve 50 Euro bedelli 19.01.2010 vade tarihli yazılması gerekirken 10.12.2010 yazıldığı belirtmek suretiyle kısa karar ile karar gerekçesi arasında çelişki oluşturulduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298/2 maddesi gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.