Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/5834 E. 2018/12148 K. 14.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5834
KARAR NO : 2018/12148
KARAR TARİHİ : 14.12.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki tüketici hakem heyeti kararına itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı şirkete ait internet sitesi üzerinden satın aldığı telefonlarda arızalar oluştuğunu, telefonlardan birini servise gönderdiği halde telefonun kendisine iade edilmediğini, diğer telefonlar bakımından da muhatap bulamadığını, ürün bedelinin iadesine yönelik tüketici hakem heyetine yaptığı müracaatın reddedildiğini ileri sürerek; … Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyeti’ne ait 09.10.2015 tarih 19/748 sayılı kararın itirazen incelenerek iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesine Dair Kanun kapsamında aracı hizmet sağlayıcı konumunda olup, sorumluluk atfedilemeyeceğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile anılan hakem heyeti kararının iptaline, 415,00 TL’nin davalı internet şirketinden tahsiline karar verilmiş; miktar itibariyle kesin olan hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz edilmiştir.
Dava, internet sitesi üzerinden alınan üründeki ayıp nedeniyle muhatap bulunamadığı iddiasına dayalı, bedel iadesine ilişkin talebin reddine dair Tüketici Hakem Heyeti kararının iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece, güven sorumluluğundan hareketle ” … davalının kontrolsüz bir alan olan internet ortamında alışveriş sitesi olarak faaliyet gösterdiği, tüketicilerin davalının isim ve ünvanına güvenerek o portal üzerinden alışveriş yaptıkları, bu nedenle davalının basiretli bir tacir gibi davranması ve kötüniyetli, dolandırıcılık kastı ile hareket edenlere yer sağlamak suretiyle tüketicileri mağdur etmemesi gerektiği, somut olayda olduğu gibi sahte ticari ünvan ya da isimler altında satış yapılmasına imkan tanınması halinde bundan sorumlu olacağı… ” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 11.maddesine göre, satıcı, üretici ve ithalatçının ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, satıcı ve acente konumunda olmayan aracı hizmet sağlayıcının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesi ile mahkeme hükmünün kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, satıcı, ithalatçı ve üretici konumunda olmayan davalı internet şirketinin sorumluluğun, 6502 sayılı Kanun’un Üçüncü Kısım Birinci Bölümde “Ayıplı Mallar” başlığıyla yer alan 8 ve devamı maddelere göre ele alınması olanaklı değildir.
Dosya kapsamına göre, taraflar arasında, internet ağı üzerinden elektronik ticarete imkan sağlayan davalı şirkete ait internet sitesinin kullanımına ilişkin “Gittigidiyor Kullanıcı Sözleşmesi” başlıklı bir hizmet sözleşmesi yapıldığı görülmekle, somut olayda, davalı şirketin, tüketiciye hizmet sunan sağlayıcı konumunda olduğu sonucuna varılmaktadır. O halde, davalı tarafından sunulan hizmetin ayıplı olup olmadığı hususu şüpheye yer vermeyecek şekilde netleştirilmelidir.
6502 sayılı Kanunu’n 13. maddesinin birinci fıkrasına göre; “Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.”.
Öte yandan, 01.05.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümleri ve bu kanunun verdiği yetkiye göre çıkartılan Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, davalı internet şirketi, aracı hizmet sağlayıcısı konumunda olup, anılan Kanunu’nun 9. maddesi birinci fıkrasına göre “Aracı hizmet sağlayıcılar, hizmet sundukları elektronik ortamı kullanan gerçek ve tüzel kişiler tarafından sağlanan içerikleri kontrol etmek, bu içerik ve içeriğe konu mal veya hizmetle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.”, ikinci fıkrasına göre “Bu Kanunun 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 … maddelerinde düzenlenen yükümlülüklerin aracı hizmet sağlayıcılarına uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”. Sözü edilen yönetmeliğin 6. maddesinin 3. fıkrasında “Aracı hizmet sağlayıcı, hizmet sağlayıcının elektronik ticaret faaliyetine başlamasından önce 5 … maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.” düzenlemesine yer verilmiş; yönetmeliğin atıf yapılan 5. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları ile de, elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişi hizmet sağlayıcılarının tacir veya esnaf olup olmamalarına göre, kendilerine ait bir takım bilgileri tahsis edilen alanlarda eksiksiz olarak bulundurma zorunluluğu getirilmiştir.
Bu kapsamda dosya ele alındığında, dava dışı hizmet sağlayıcısının tüzel kişi veya esnaf olup olmadığı anlaşılamadığı gibi, yönetmeliğin 5. maddesinin anılan fıkralarında ve özellikle de 6563 sayılı Kanunu’nun 3. maddesinde belirtilen güncel tanıtıcı bilgilerinin “Üyelik Bilgileri” olarak dosyaya kazandırılan belge içeriğinde yer almadığı, bu haliyle sunulan hizmetin ayıplı olup, sorumluluk gerektireceği, sonuç olarak, mahkemece verilen kararda bu nedenle bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına temyiz talebinin REDDİNE, 14/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.