Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/506 E. 2018/12014 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/506
KARAR NO : 2018/12014
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat … ile davacı Asil … ve vekili avukat …’ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ve dava dışı … ile ortak arsa aldıklarını, …’in dörtte bir hisse alıp kalanını davalı ile kendisinin paylaştığını, taşınmaz üzerine 4 adet villa tipi konut yaptıklarını, konutlar bitip iskan alınınca paylaşım için iki adet 19/11/2014 tarihinde protokol yaptıklarını bu protokollere göre dairenin bir tanesini dava dışı …’e, bir tanesinin kendisine, diğer iki tanesinin de davalıya devredileceği, fakat davalının fazladan aldığı yarım hisse için 215.000,00 TL bedeli tarafına ödeyeceğinin düzenlendiğini, tapuda bu yönde devirler gerçekleşmiş ise de paranın davalı tarafından ödenmediği gibi bu alacak için yapılan takibe de borcun ödendiği yönünde itirazda bulunulduğunu ileri sürerek anılı protokole dayalı yapılan takibe vaki itirazın iptali ile alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, protokollerin içeriğinin doğru olduğunu ne var ki bahsi geçen dairenin bedelinin tamamen davacıya tapu devir tarihinde ödendiğini, protokollerden sonraki tarihte tapu devri yapıldığına göre resmi akit ile paranın ödendiğinin sabit olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında yapılan protokolün tarafların masraflarını ortaklıkları oranında karşılayarak yaptırdıkları bağımsız bölümlerin yapılan paylaşım sonucunda pay oranında eşitliği sağlamak üzere şerefiye bedeli olarak kararlaştırılan bedel olduğu kabul edilmiştir. Davalının bu bedeli ödedim demesine rağmen buna ilişkin delil sunamadığı, masrafların ortak karşılanarak yapılan dairelerin ortaklar arasında devri sırasında bedel ödenmemesinin yapılan sözleşmenin gereği olduğu, aksinin kabulü halinde masrafını karşılayarak yaptırdığı binayı tekrar bedel ödeyerek satın almış olacağı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, protokolle dayalı alacağının tahsili için başlattığı takibe itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı protokollerin içeriğine itiraz etmediğini, bahsi geçen borcu ise ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. 19.11.2014 tarihinde imzalanan ilk protokolde eşit hissedar olan davalı ve davacıdan, davalı tarafın iki daireyi davacı tarafın ise tek daireyi alacağı düzenlenmiş, aynı gün imzalanan diğer sözleşmede ise davalının davacıya 215.000,00 TL ödeyeceği belirlenmiştir. İlk protokolün gereği yerine getirilmiş davalı payına düşen iki daireyi almış ancak davacıya 215.000,00 TL’nin ödendiği ispat edilememiştir. Alacağın sebebinin protokole bağlı olduğunun kabulünde isabetsizlik yok ise de; “Dinlenen tanıklar davanın taraflarının ortağı ve eşi işin başından beri yapılan sözleşme ve protokollerin tarafı olan kişilerdir. Dava konusu olay, taraflar arasında çekişmesiz olan konularla ve icra dosyasında yapılan davalı itirazı ile birlikte değerlendirildiğinde, tanık anlatımlarının oluşa uygun olduğu anlaşılmakla beyanlarına itibar edilmiş ve taraflar arasında yapılan protokolün tarafların masraflarını ortaklıkları oranında karşılayarak yaptırdıkları bağımsız bölümlerin yapılan paylaşım sonucunda pay oranında eşitliği sağlamak bakımından gerekli olduğu halde; protokole bağlı bedelin yalnızca şerefiye bedelinden kaynaklı olduğunun kabulü yerinde değildir, bozmayı gerektirir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sonucu itibariyle doğru olan hükmün HUMK. 438/son maddesi uyarınca gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafından temyiz edilen hükmün gerekçesi düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.