Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/4899 E. 2020/5738 K. 02.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4899
KARAR NO : 2020/5738
KARAR TARİHİ : 02.07.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında yaptıkları 21.03.2005 tarihli borçlandırma senedi kapsamında deprem konutu olarak kendisine tahsis edilen 4 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydına davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, sözleşmeye göre borcun tamamı muaccel olmadığı halde üstelik sözleşmede hüküm altına alınan faiz oranından da yüksek faiz işletilmek suretiyle hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, icra tehditi altında davalı tarafa toplam 24.984,00 TL ödeme yaptığını ileri sürerek; icra takibinde talep edilen miktarda ve uygulanan faiz oranında borçlu olmadığının tespiti ile fazla yapılan ödemenin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, davacının beyanının yasal dayanağının bulunmadığını, borcun vadesinde ödenmediğini, davalının temerrüde düştüğünü savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, sözleşme temeline dayalı icra tehditi altında ödenen miktarın iadesi isteğine ilişkin olup, dava konusu borçlanma senedinin 2. maddesinde asıl borcun 16.590,00 TL olduğu belirtilmekle birlikte bir sonraki 3. maddede yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde umum borca %5 oranında gecikme faizi uygulanacağının yazılı olduğu görülmektedir. Davalı banka 04.04.2007 tarihinde başlattığı takipte asıl alacağın yanısıra 7.609,68 TL işlemiş faiz alacağı yönünden de talepte bulunmuş olup, eldeki bu davada işletilen faiz miktarın yüksek olduğu hususuna temas edilerek, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında buna da yer verilmiş olması karşısında, sözleşmenin anılan maddesine göre değerlendirme yapılacağı açıktır. Ne var ki, sözleşmenin anılan bu maddesi uyarınca olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmamış, takipteki faiz miktarının yerindeliği denetlenmemiştir. Hal böyle olunca, faiz miktarı yönünden sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca yerindelik denetimi yapılması için konusunun uzmanı bilirkişiden rapor alınıp, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.