Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/483 E. 2018/12186 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/483
KARAR NO : 2018/12186
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat …geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı …’in bankadan aldığı krediye kefil olduğunu, diğer davalılarında aynı şeklide kredi borcuna kefil olduğunu, davalı …’in kredi borcunu ödememesi nedeniyle davalılar ve kendisi hakkında … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/18571 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, takibin kesinleşmesi sonucu … İcra Müdürlüğü’nün 2010/1087 talimat sayılı dosyası ile gayrimenkulleri üzerine haciz konulması üzerine bu hacizlerden kurtulmak için takip borcu 39.327,00-TL’yi 28.06.2011 tarihinde …. aracılığı ile ödeyerek takip borcunu kapattığını, takip borcunu kapatması üzerine asıl borçlu … ile diğer kefil borçluları davalılar hakkında … İcra Müdürlüğü’nün 2015/440 esas sayılı dosyası ile yaptığı icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğunu, kendi payından fazla ödeme yaptığı için diğer kefiller … ve …’a rücu hakkı olduğunun BK 587 ile hüküm altına alındığını, sonuç olarak banka kredi borcunun kefili olarak borcu ödediğini, ancak asıl borçlu … ve diğer kefil borçluları davalıların hiçbir ödeme yapmadığını ileri sürerek, davalıların itirazının iptaline, davalı … yönünden 39.327,00-TL, diğer davalılar yönünden 11.609,00-TL olarak takibin devamına, davalıların sorumlu olduğu miktar yönünden %20 icra inkar tazminatı ödemelerine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve …, davanın reddini dilemişler; davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, reddedilen asıl alacak miktarı olan 26.109,00-TL üzerinden davacı alacaklının %20’ı oranında davalılar … ve …’a kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK’nun 67/2. maddesinde takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceği hükme bağlanmıştır. Anılan kanun hükmü uyarınca davacı-alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için davacı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Eldeki davada davacının kötüniyetli olduğu ispat edilememiştir. Hal böyle olunca davacının kötü niyetinden söz edilemez ve onun aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemez. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasında yer alan “Reddedilen asıl alacak miktarı olan 26.109,00 TL üzerinden davacı alacaklının %20’ı oranında davalılar … ve …’a kötüniyet tazminatı ÖDEMESİNE” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “Şartları oluşmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına” cümlesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılar …. ve …’tan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.