Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/4669 E. 2019/3233 K. 13.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4669
KARAR NO : 2019/3233
KARAR TARİHİ : 13.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar, davacı emlakçı … ile davalılar arasında emlak komisyon sözleşmesi akdedildiğini, davacının davalılara ait taşınmaza alıcı bulduğunu ve taraflar arasında anlaşma sağlandığını, davalıların satışın yapılacağı gün tapu dairesine gelmediklerini ve bu şekilde satıştan vazgeçtiklerini, alıcı …’ın bu satış için davalılara 15.000,00 TL kapora verdiğini, komisyon sözleşmesinde satıştan vazgeçen tarafın emlakçı olan …’e 20.000,00 TL cayma akçesi ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik bu alacaklar için 35.000,00 TL nin davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı …’in tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, … emlak komisyoncusu olarak faaliyet gösterdiğini, davalılara kalan bir taşınmazın satışı için aracılık faaliyeti yürüttüğünü, bu doğrultuda aralarında 05.08.2011 tarihli alım-satım ve komisyon başlıklı sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereği davalıların taşınmazı davacı aracılığıyla satmayı taahhüt ettiklerini, vazgeçen tarafın emlak komisyoncusuna 20.000,00 TL cayma akçesi ödeyeceğine karar verildiğini, davalıların bulduğu alıcıyla anlaştıkları halde satışın yapılacağı gün tapu dairesine gelmediklerini ve bu şekilde satıştan vazgeçtiklerini beyanla alacak talebinde bulunmuş, davalılar ise davacı emlakçının bulduğu alıcı Mürsel’in bu taşınmazda senelerdir fuzuli şagil durumunda olduğunu, bu kişiyle aralarında bir çok dava bulunduğunu, davacının alıcının kim olduğu konusunda kendilerini yanılttığını, tapunun devredileceği günde satış bedelini daha sonra ödeyeceklerini söylediğini, bunun üzerine satışı yapmadıklarını savunmuşlardır. Mahkemece, davacı emlakçıyla davalıların vekili arasında imzalanan sözleşme gayrimenkul satış sözleşmesi olarak değerlendirilmiş ve resmi şekilde yapılmadığından bu sözleşme gereği cayma akçesi talebinde de bulunulamayacağı takdir edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki, taraflar arasında imzalanan 05.08.2011 tarihli sözleşme içerik itibariyle satım sözleşmesi değil emlak komisyon sözleşmesi niteliğinde olup yazılı şekilde yapılmış olması yeterlidir. O halde mahkemece, geçerli olan bu sözleşmenin ilgili maddesi üzerinde durularak, iddia ve savunmalar ile tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bozma nedenine göre davacı …’in sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı …’in tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı … yararına BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacı …’in sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.