Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/4426 E. 2019/437 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4426
KARAR NO : 2019/437
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

… Mirascısı: … vekili avukat … ile … vekili avukat … aralarındaki dava hakkında … 2. Tüketici Mahkemesinden verilen 16/05/2013 tarih ve 2011/1045-2013/1716 sayılı hükmün Dairemizin 31/01/2017 tarih ve 2016/30154-2017/1023 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.

K A R A R

Davacı, 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 12.800.000 TL (eski para ) peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL’nın yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Toplu Konut idaresi, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 31.01.2017 tarih ve 2016/30154 Esas, 2017/1023 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bu kez davalı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Davacının, Devlet Bakanlığı koordinatörlüğünde yapılan göçmen konutlarından daire satın aldığı, ilerde maliyet hesabından mahsup edilmek üzere 12,800.000 TL ( eski para ) ödediği, konutun davacıya teslim edilip tapuda devir işleminin yapıldığı, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği konusunda ihtilaf yoktur. Uyuşmazlık, davacının yaptığı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, gerek Devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalardan, gerek hak sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve gerekse aynı nedenlerle açılan ve reddedilip, Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşen dosya kapsamlarından, davacının peşin olarak ödediği paranın mahsubunun yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1. maddesinde “…borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul ve beyan eder. ” şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp borçlandırma sözleşmesi ile 69.681.003 TL, borçlandırma senedi ile 4.761.273 TL olmak üzere toplam 74.442.276 TL kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 100.000.000 TL ( eski para ) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği, davacının ödediği bedelin sözkonusu maliyet hesabının altında kaldığı ve bu durumda borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşmanın yapıldığının kabulü gerektiği, hal böyle olunca bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, az yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/son maddesi gereğidir. Hükmün bu nedenle onanması gerekirken, Dairemizce 31.01.2017 tarih ve 2016/30154 Esas, 2017/1023 Karar Karar sayılı ilamda “…mahkemece, ödenen peşinatın mahsup edilip edilmediği yönünde, tüm belgeler üzerinde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ödenen peşinatın mahsup edildiği somut olarak kanıtlandığı takdirde davanın reddine şayet mahsup işlemi somut olarak kanıtlanamıyorsa davanın kabulüne karar verilmesi” belirtilerek kararın bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olduğundan, davalının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemize ait 31.01.2017 tarih ve 2016/30154 Esas, 2017/1023 Karar sayılı ilamın kaldırılmasına, hükmün yukarda açıklanan değişik nedenlerle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemize ait 31.01.2017 tarih ve 2016/30154 Esas, 2017/1023 Karar sayılı ilamın kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, ve aynı kanunun 442.maddesi hükmünce 380,00 (üçyüzseksen) TL para cezasının karar dmüzeltme isteyene yükletilmesine, peşin alınan 65,40 TL. harcın karar düzeltme isteyene iadesine, 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi