Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2017/14 E. 2019/11299 K. 14.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/14
KARAR NO : 2019/11299
KARAR TARİHİ : 14.11.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacılar vekili, avukat olan müvekkillerinin, davalıdan aldıkları vekaletname ve talimat uyarınca, davalının eşine karşı, 24/11/2011 tarihinde … 8. Aile Mahkemesinin 2011/914 Esas sayılı dosyası nezdinde, boşanma, boşanmaya bağlı nafaka, maddi ve manevi tazminat ile mal rejiminin tasfiyesi ve katılım alacağı konulu dava açtıklarını, mal paylaşımına ve katılma alacağına ilişkin davanın bu dosyadan tefrik edilerek aynı mahkemenin 2011/974 Esas sayılı dosyasına kaydedildiğini, davalar devam ederken davacının müvekkillerine haber vermeden, 13/6/2013 tarihinde her iki davadan feragat ettiğini ve davaların feragat nedeni ile reddedildiğini, ardından davalının müvekkillerini hiçbir haklı neden yokken vekillikten azlettiğini, davalının isteği üzerine açılan bu davalarda müvekkilleri yoğun emek ve mesai harcamış olmalarına rağmen vekalet ücretlerinin davalı tarafça ödenmediğini belirterek, davanın belirsiz alacak davası olarak kabulünü ve davalı tarafından müvekkillerine ödenmesi gerekli vekalet ücretinin tespiti ile fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1,000 TL’nin 24/11/2011 tarihindne itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı … ile aralarında vekâlet ilişkisi bulunmadığını, bu davacı yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, boşanma ve fer’ilerine ilişkin davayı açmak

üzere dosya harç ve masrafları için davacı …’a 20.000,00 TL verdiğini ancak bu paranın tümünün harç ve masraflar için harcanmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiş ve davacılardan Serdar’a ödediğini iddia ettiği 20.000,00 TL yönünden takas ve mahsup talebinde bulunmuştur.
Mahkeme, ‘taraflar arasındaki vekâlet ilişkisinin, davalının feragati üzerine verilen ret kararlarının kesinleştiği tarih olan 7/10/2013 tarihinde sona erdiği, işin sona erme tarihi itibarıyla davacıların vekâlet ücreti alacaklarının muaccel hale geldiği ve davacıların Aile Mahkemesi nezinde görülen ve feragat nedeni ile reddedilen her iki dava için toplam 2,800 TL vekâlet ücretine hak kazandıkları, davalı usûlüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi talep edilebileceği, davalı tarafın husumet ve zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığı, davalı yan davacılara 20.000,00 TL ödeme yaptığı iddiasını ispat edemediğinden takas ve mahsup talebinin yerinde olmadığı’ gerekçelerine dayanarak, davanın kısmen kabulü ile 2.800 TL alacağın dava tarihi olan 13/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermiştir. Karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Belirsiz Alacak ve Tespit Davası” kenar başlıklı 107. maddesinin 1. ve 2. fıkraları şu şekildedir: “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.”
HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” kenar başlıklı 26. Maddesinde ise; “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” hükmü düzenlenmiştir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak kabulünü talep etmiş ve HMK’nın 107/1. Maddesi uyarınca istenilen asgari tutarı 1,000 TL olarak göstermiştir. Dosya kapsamında davacı tarafın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırdığına dair bir bilgi ve belge bulunmadığı hâlde, mahkemece talep aşılarak 2.800,00 TL alacağa, dolayısıyla talepten fazlasına hükmedilmesi HMK’nın emredici nitelikteki 26. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-HMK’nın “tahkikatın sona ermesi” kenar başlıklı 184. maddesinde; “(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “sözlü yargılama” kenar başlıklı 186. maddesinde ise; “(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde, mahkemece, duruşmada, tahkikata son verileceği bildirilerek, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklamada bulunmak üzere imkân tanınması, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığının görülmesi halinde tahkikatın bittiğinin tefhim edilmesi, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla tarafların davet edilmesi ve taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirli gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirilmesi gerekirken, HMK’nın 184 ve 186. maddelerinin emredici hükümleri uygulanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre, davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davacıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 47,80 TL harcın davacılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.