Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/9160 E. 2018/11520 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9160
KARAR NO : 2018/11520
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)

Taraflar arasındaki maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı şirketten 19.01.2011 tarihinde satın aldığı araçta arıza meydana geldiğini, davalı şirketten arızanın giderilmesini talep ettiğinde arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığı ileri sürülerek arızanın giderilmediğini, mevcut arızanın kullanıcı hatasından değil imalattan kaynaklandığını ayrıca aracın … kapsamında bulunduğunu ileri sürerek ödemiş olduğu 7.187,46 TL onarım bedelinin gecikme faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı tarafça 17/05/2014 tarihinde ödenen aynı tarihli 443879 sayılı fatura tutarı olan 7.187,46 TL olan fatura bedelinin ödeme tarihi olan 17/05/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, mahkemece 14/12/2015 tarihli tashih şerhi ile hüküm kısmında faizin işlemeye başlayacağı tarih 17/05/2014 olarak değiştirilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalıdan satın aldığı araçta meydana gelen arızanın giderilmesi için ödemiş olduğu 7.187,46 TL’nin gecikme faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebiyle eldeki davayı açmıştır.
6100 sayılı HMK’nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Davacı, dava dilekçesinde talep ettiği gecikme faizinin ödeme tarihinden itibaren işletilmesine ilişkin talepte bulunmadığı halde, mahkemece emredici nitelikteki anılan yasa maddesi hükmüne aykırı olarak hüküm konusu bedele ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmiştir.
Oysa ki, sözü edilen yasa maddesi uyarınca, mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesi mümkün bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, davacının talebi yönünde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Mahkemece 24.11.2015 tarihinde karar verilmesinden sonra, davacı vekilinin talebi üzerine 14.12.2015 tarihli tashih kararı ile hüküm başlıklı bölümün birinci bendindeki “Davanın kabulu ile, davacı tarafça 17/05/2014 tarihinde ödenen aynı tarihli 443879 sayılı fatura tutarı olan 7187,46 TL olan fatura bedelinin ödeme tarihi olan 17/05/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,” yazılan hükümde faiz başlangıç tarihinin yanlış yazıldığı gerekçesiyle değiştirilerek “Davanın kabulu ile, davacı tarafça 17/05/2014 tarihinde ödenen aynı tarihli 443879 sayılı fatura tutarı olan 7.187,46 TL olan fatura bedelinin ödeme tarihi olan 17/05/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,” şeklinde değiştirilmek suretiyle karar tashih edilmiştir.
Tavzih ve tashih kurumu HMUK ve HMK’da ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup bu düzenlemelere göre mahkemece, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların tashih yoluyla re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir, (HMK 304) tavzihe ilişkin olarak ise, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyorsa yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa tavzih kararı verilebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Asıl hükmü değiştirerek, hüküm sonucunu bertaraf edecek tavzih kararı verilemez. (HMK 305/2)
Mahkemece davacı vekilinin talebi üzerine verilen tashih kararı, dosya içeriği ve karar gerekçesi itibariyle HMK 304. maddesinde tanımlanan yazı ve hesap hatası ve benzeri açık bir hata olarak değerlendirilmesi mümkün değildir; bu itibarla hükmü değiştirecek nitelikte tashih kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bir ve iki nolu bentte belirtilen bozma nedenlerine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.