Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/8086 E. 2019/4046 K. 27.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8086
KARAR NO : 2019/4046
KARAR TARİHİ : 27.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Asıl ve birleşen davacılar, satın aldıkları dairelerin bulunduğu binanın 08.03.2004 tarihinde güney-batısında bulunan kolonunun çatladığını ve olay tarihinden sonra binanın kullanımının imkansız hale geldiğini ileri sürerek, öncelikle her bir daire için şimdilik 5.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile verilmesini istediklerini, bu talep kabul görmez ise; dava konusu taşınmazın mevcut hale gelmesinde kusuru bulunan davalılardan bilirkişi raporları doğrultusunda binanın güçlendirilmesi için gerekli miktarda tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı … davaya cevap vermemiş, diğer davalı … davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı … Başkanlığına karşı açılan davanın yargı yolu uyuşmazlığı nedeni ile görev yönünden reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davacıların davaya konu binanın güçlendirilmesi için açtıkları davanın kabulü ile binanın güçlendirme proje bedeli olan 19.558,08 TL güçlendirme proje bedelinin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline, davacıların zararlarının tazminine ilişkin istemleri hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-HMK’nun 297 ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda mahkemece asıl ve birleştirilen davalar yönünden HMK’nun 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-HMK’nın 111 maddesi, “(1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda mahkemece, davacının HMK’nın 111. maddesi uyarınca terditli olarak öne sürdüğü taleplerinden ikicisi kabul edilerek hüküm kurulmuş, ilki hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek anılan düzenlemeye aykırı hareket edilmiştir. O halde mahkemece bu hususta 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesi gereğince davacının talebindeki sıraya uygun şekilde inceleme yapıp karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davacılar, terditli taleplerinin ikincisinde dava konusu taşınmazın mevcut hale gelmesinde kusuru bulunan davalılardan bilirkişi raporları doğrultusunda binanın güçlendirilmesi için gerekli miktarda tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, mahkemece de davacıların bu taleplerine ilişkin olarak, binanın güçlendirme proje bedeli olan 19.558,08 TL güçlendirme proje bedelinin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmiştir. Davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığına göre, mahkemece her bir davacı için talep edilen tazminat miktarı açıklattırılarak her bir davacı yönünden hükmedilen miktarın ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle az yukarıda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
4-Bozma şekil ve sebebine göre davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 4. bent gereğince davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde davacılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.