Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/8048 E. 2019/3620 K. 20.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8048
KARAR NO : 2019/3620
KARAR TARİHİ : 20.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının vermiş olduğu vekaletname ile davalı adına davalar açtığını, davalı ile yazılı bir sözleşmenin yapılmadığını, vekalet ücretini de durumu iyi olmadığından dava sonuçlanınca ödeyeceğini söyleyerek oyaladığını, takip edilen dosyalarda avukat olarak davalının haklarını, menfaatlerini en iyi şekilde savunduğunu, tüm gayretleri gösterdiğini, davalının tüm dosyalarını en iyi şekilde takip edip savunmalarını yaparken davalının kendisini vekillikten 08/12/2014 tarihinde haksız yere azlettiğini ileri sürerek; Türkiye Barolar Birliğinin Avukat Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 9.378.43TL’nin azilname tarihi olan 08/12/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikten davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı avukatı haklı nedenle azlettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekalet ilişkisinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Davalı, davacının Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/240 Esas 2014/353 Karar sayılı dosyasında avukatlığını yaptığını, davayı açmadan önce Silifke Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/29 D. İş dosyası ile tespit yaptırdığını, bu tespit sonucu 14.635,00TL zararının olduğunun belirlendiğini, yargılama sonucunda 14.635,00TL bedelden sadece 2.000,00TL tazminata hükmedildiğini, bu nedenle zarara uğradığını, davacının bu dosyayı temyiz etmediğini, devam eden davalarda da üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyeceğini düşünerek davacıyı azlettiğini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, alınan raporda davalının azle ilişkin gerekçeleri değerlendirilmeden azlin haklılığı yönünde delil olmadığı şeklinde soyut belirlemeye yer verilmiştir.
Davacı avukatın, vekil olarak borçları TBK’nun 505 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekilin TBK.nun 506 maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etme yükümlülüğü vardır. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Şayet vekalet görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık kanununun 174/2. maddesi hükmüne göre “avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez”. Bu durumda, anılan hüküm uyarınca öncelikle davacı avukatın azlinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
O halde mahkemece davalının savunmaları üzerinde durularak öncelikle azlin haklı olup olmadığı hususu değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenler ile davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.