Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/7690 E. 2018/9183 K. 10.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7690
KARAR NO : 2018/9183
KARAR TARİHİ : 10.10.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile imzalanan sözleşme ile … …projesinden…. blok 1 nolu taşınmazı satın aldığını, alınan bağımsız bölümün eksik ve ayıplı olarak imal edildiğini, binanın önüne park, yeşil alan ve çocuk bahçesi yapılması gerekirken 2 adet blok yapılarak dairenin önünün tamamen kapatıldığını ve dairenin değerinin düştüğünü, tanıtım broşürlerine göre 86,69 m2 net 102,21 m2 brüt kullanım alanı olması gerekirken dairenin m2 sinin düşük olduğunu ileri sürerek dairedeki değer düşüklüğü ile eksik ve ayıplı imalat nedeniyle oluşan zararından 1.000,00TL’nin ihtar tarihinden yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 15.1.2013 tarihli dilekçesi ile talebini 11.451,00TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı tarafın temyizi üzerine, Dairemizce davacının iddia ettiği hususların açık ayıp niteliğinde olduğu, süresinde yapılan bir ayıp ihbarı bulunmadığından talebin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılamada bu kez mahkemece davanın kısmen kabulüne, 256,00TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda; mahkemece kararın gerekçe kısmında davacının 250,00TL tazminatı talep hakkının bulunduğu kabul edilirken, hüküm kurulurken davanın kısmen kabulüne, 256,00TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.