Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/7460 E. 2019/4071 K. 28.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7460
KARAR NO : 2019/4071
KARAR TARİHİ : 28.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava konusu taşınmazı kadastrosu yapılmazdan evvel tapusuz iken 08.06.1990 tarihli harici satış sözleşmesi ile davalıdan satın aldığını, söz konusu sözleşmeye dayanarak taşınmazın adına tespit ve tescili amacı ile açtığı davanın kadastro çalışmalarının başlaması nedeni ile görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine gönderildiğini, yargılama sonucunda aleyhine karar verildiğini ve tescili gerçekleştiremediğini, ifa imkansızlığının söz konusu olduğunu, taşınmazı 18.000 DM’ın TL karşılığı 24.751,00 TL’ye satın aldıını, davalıya ödenen satış bedelinin bugün itibari ile Euro değerinin 8.180 Euro olduğunu, taşınmazın kendisinin olduğu inancı ile masraf yaptığını, ayrıca tapu almaya çalışırken de 1000 Euro masrafı olduğunu, 9180 Euronun karar tarihindeki kur değeri üzerinden ve avlu masrafı 1000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, mümkün olmaz ise taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 22.593,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, taşınmazın satıldığı tarihte teslim edildiğini ve yıllardır davacının kullanımında olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı eldeki dava ile 08.06.1990 tarihli harici sözleşme ile satın aldığı taşınmazın adına tespit ve tescili sağlanamadığından akdin ifasının imkansız hale gelmesi nedeni ile ödediği bedel ile yapmış olduğu masrafların, olmadığı takdirde taşınmazın değerinin davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, harici satışın hüküm ifade etmemesi halinde tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilecekleri, taşınmazın güncel karşılığının talep edilemeyeceği, davacının ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkeleri gereğince saptanması gerektiği, bu amaçla bilirkişi heyet raporu alınması için davacıya eksik gider avansı var ise gidermesi için kesin süre verildiği halde bu süreye uyulmadığı, HMK’nun 94/3 maddesi gereğince davacı yanın bu delile dayanmaktan vazgeçtiğinin kabulü gerektiği ve iddiasını ispat ile mükellef olan davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki; davacının denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması yönünde bir talebi bulunmamaktadır. Davacı, sözleşme tarihinde ödediği miktarın bugün itibari ile Euro değerinin 8.180 Euro olduğunu ve ayrıca 1000 Euro tapu almaya çalışırken masraf yaptığını ileri sürerek 9800 Euronun karar tarihindeki kur üzerinden değeri ile 1000 TL tel örgü bedeli olmadığı takdirde taşınmazın dava tarihindeki değerini talep etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 08.06.1990 tarihli adi yazılı senette satış bedeli 24.721,00 TL olarak kararlaştırılmış, döviz cinsinden bir belirleme yapılmamıştır. Bu durumda satış bedeli ile yapılan bir kısım masrafların döviz cinsinden istenmesine olanak yoktur. Bu durumda HMK.’nın 26.maddesindeki öngörülen sınırlamalarda esas alınarak çoğun içinde azda bulunur ilkesi gereğince geçersiz senetteki TL cinsinden satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gözetilerek tescil davasında verilen red kararının kesinleştiği tarih itibariyle ulaştığı reel değerin bilirkişi marifetiyle belirlenmesi yönünde ara karar kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak HMK’nın 324.maddesi doğrultusunda davacıya bilirkişi ücretini yatırması için bilirkişi ücreti, tebligat giderleri ve posta masrafları açıkça belirtilmek suretiyle delil avansının süresi içinde yatırılmasının sonuçları da hatırlatılarak kesin süre verilmesi gerekir. Bu hususa riayet edilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.