Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/7436 E. 2019/2046 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/7436
KARAR NO : 2019/2046
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile arasında 24.11.2006 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre…/… adresinde bulunan ve tapunun … … Mahallesi…afta 1912 ada 4 parselde kayıtlı binada 100/840 arsa paylı 2. kat 8 nolu daireyi davalıdan satın aldığını ve tapunun 13.12.2006 tarihinde adına tescil edildiğini, daireyi kaba inşaat olarak aldığını, bazı eksikliklerin davalı tarafından yapılması gerektiğini, sözleşmenin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen müteahhit olan davalının taahhütlerini yerine getirmediğini, eksiklikler nedeniyle daireyi kullanamadığını, davalıya ihtarname gönderdiğini, ancak sonuç alamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin tüm yasal hakları saklı kalmak üzere eksik işlerin yapım bedeli ile aylık kira kaybı olarak şimdilik 4.500,00-TL maddi tazminatın ihtar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, 3.000,00-TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş; 10.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 18.047,00-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, bağımsız bölüm içindeki hasarların giderilmesi ve binanın ortak mahallerindeki eksik ve hatalı imalatların giderilmesine ilişkin davanın kabulü ile 1.000,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 14.03.2010 tarihinden itibaren, ıslah edilen 1.447,00-TL’nin ise ıslah tarihi olan 04.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bağımsız bölümün teslim edilmemesinden kaynaklanan kira kaybı alacağı davasının kabulü ile 3.500,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 14.03.2010 tarihinden itibaren, ıslah edilen 12.100,00-TL’nin ise ıslah tarihi olan 04.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; davacının kişilik haklarına yönelmiş bir saldırı bulunmadığından koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, karkas halde satın alınan taşınmazın yapımı tamamlanarak gereği gibi teslim edilmemesi nedeni ile uğranılan kira kaybı ile eksik işler bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 24.11.2006 tarihli satış sözleşmesinde teslim tarihi belirlenmemiş olup, gerek sözleşme tarihi gerekse dava tarihinde yürürlükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre taşınmazın en geç 30 ay içinde tamamlanıp teslimi gerekir. Her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, alacaklı, temerrüde düşen borçludan TBK 125. vd. (BK 106. vd.) maddeleri çerçevesinde aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi zararının tazminini seçimlik olarak isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı, sözleşmeyi ayakta tutarak gereği gibi teslim edilmeme nedeni ile uğradığı zararın tazminini istemektedir. Mahkemece, 24.11.2006 tarihinden 24.11.2009 tarihine kadar hesaplanan süre için kira tazminatına hükmedilmiştir. Ne var ki, davacının taşınmazı karkas halde satın aldığı ve sözleşmede teslim tarihinin kararlaştırılmadığı anlaşılmaktadır. Öyleyse, mahkemece sözleşme tarihinden itibaren 30 ay sonraki tarih ile 24.11.2009 tarihine kadarki dönem için geç teslimden doğan zarar yönünden belirlenen kira kaybına hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanacak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.