YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/641
KARAR NO : 2018/10574
KARAR TARİHİ : 13.11.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı Toki, davalıya dükkan sattığını, davalının aidat giderlerini ödememesi nedeniyle davalı ve dava dışı kiracı aleyhine takip başlatılıp alacağın tahsili mümkün olmadığı için site yönetimi tarafından tapu maliki olarak görünen Toki’ye müracaat edildiğini ve tüm borcu ödediğini, ödenen borcun rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı yan, dava dilekçesi ile, asıl alacak yanında ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizin de icra takibine konu edildiğini bildirerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece, asıl alacak toplamı 6.143,75 TL’ye takip tarihinden sonra faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Rücu hakkı başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacının malvarlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğine ve istem de bu şekilde olduğuna göre davacının … olduğu 12.313,66 TL’ye ödeme günüden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, mahkemece açıklanan bu hususun göz ardı edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Dava, ödenen aidat giderlerinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 813,44 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 210,30 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.