Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/4710 E. 2018/11036 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4710
KARAR NO : 2018/11036
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalılar ile 23/05/2012 tarihinde avukatlık hizmeti için sözleşme imzaladığını, bu sözleşmeyle davalının … A.Ş. aleyhine açtığı … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/96 esas sayılı dava dosyasında iş sahibinin vekilliğini yapmak ve hukuki yardımda bulunmak, davayı takip etmek görevini yüklendiğini, davalıların dava değeri 1.206.764,97-TL’nin %8 oranında vekalet ücretini ödemeyi taahhüt ettiğini, vekalet ücreti konusunda sözleşmenin imzalanmasından itibaren ilk olarak 30 gün içinde 20.000,00-TL, sonrasında 2013 yılının 1/30 Mayıs tarihleri arasında 30.000,00-TL tutarlı çeklerle ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşmeye istinaden dosyaya vekaletname sunduğunu davayı takip ettiğini, dava ile ilgili tüm işlemleri yaptığını, davalıların vekalet ücretine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalılara … 8. Noterliği’nin 23/07/2012 tarih, 33163 yevmiye nolu ihtarnamesi ile ilk olarak teslimi gereken 20.000,00-TL miktarlı çek veya çeklerin teslimini istediğini, bu ihtardan sonra vekalet ücretinin 20.000,00-TL ve 30.000,00-TL şeklinde ödenmesi öngörülen tarihlerde ödenemeyeceğinden 50.000,00-TL’lik toplam ödeme yönünden 25/08/2012 tarihinde ek sözleşme imzaladığını, 30.11.2012 – 30.03.2013- 30.05.2013 – 30.06.2013 – 30.07.2013 tarihlerinde 10.000,00-TL tutarlı çeklerle ödeme yapılacağının belirlendiğini, davalının 10.000,00-TL’lik ikinci çek bedelini ödemediğini, bu çekin teslimi ve 5 gün içinde ödenmesi için davalılara 14.05.2013 tarihli ikinci ihtarname gönderdiğini, davalılar tarafından bu sürede ve sonrasında çek teslimi yapılmadığını, çek teslimi yapılmadığından davalılar aleyhine … 6. İcra Müdürlüğü’ nün 2013/10030 sayılı dosyası ile vekalet ücretinin tahsili amacı ile takip başlattığını, davalıların 16.12.2013 tarihinde takibe itiraz ettiğini belirterek sözleşmeye konu davanın kazanılması veya ilamın icra takibine konu edilmesi halinde davalı şirket lehine hükmedilecek resmi vekalet ücretine ilişkin haklarının saklı tutulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, davalı borçluların icra takibine itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davacıyı 03.04.2014 tarihinde haklı olarak azlettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne davalının … 6.icra müdürlüğünün 2013/10030 esas nolu icra takibi dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, icra takibinin 10.000,00-TL asıl alacak ve 467,50-TL işlemiş faizi üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İcra inkar tazminatı isteminin 10.000,00-TL olan asıl alacağın %20 si oranında kabulü ile davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı tarafın kötü niyet tazminat istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, vekalet ücretinin tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe karşı yapılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, azlin haklı olduğu, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/96 esas 2013/16 karar sayılı dosyasında sarf edilen emek ve mesaisi hak ve nesafet kuralları da nazara alınarak davacının davalılardan 10.000,00-TL daha ücret talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve takibin 10.000,00-TL asıl alacak ve 467,50-TL işlemiş faizi üzerinden devamına karar verilmiştir.
Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanununun 389. TBK 505 m. ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. TBK 506. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 390. TBK 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, güveni sarsacak tutum davranışlarda bulunmuşsa, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36.maddesinde “Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatışan öbür tarafın vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Avukatlık Kanunu’nun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacı vekil olarak davalı ile yazılı sözleşme düzenlediği ve davacı avukatın sözleşme kapsamında dava tarihi itibariyle henüz kesinleşmemiş ve sonucu belli olmayan dosya için 2.4.2013 tarihli temyiz dilekçesi yazdığı, ancak sözleşme gereğince ödenmesi gereken ücretlerinin ödenmediğini belirterek davalı müvekkiline iki kez biri 23.07.2012, diğer 14.05.2013 tarihli ihtarname gönderdiği, sonuç alamayınca davalılar aleyhine takip başlattığı, davalının da güven ilişkisi zedelendiğinden bahisle davacı avukatı 03.04.2014 tarihinde azlettiği anlaşılmıştır. Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporları doğrultusunda davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği, temyiz dilekçesi davacı tarafından yazıldığı, ancak güven ilişkisi sarsıldığından azlin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Başka bir deyişle azlin haklı olduğu, sarf edilen emek ve mesaisi hak ve nesafet kuralları da nazara alınarak davacının davalılardan 10.000,00-TL daha ücret talep edebileceği kabul edilmiştir. Davacı avukatın sözleşmede kararlaştırılan vekalet ücretinin tahsili için 23.07.2012 tarihinde ve 14.05.2013 tarihinde noterden ihtarname gönderdiği, daha sonra davalılar aleyhine icra takibi başlattığı, davalının vekili olan davacıyı 03.04.2014 tarihinde yaptığı azilde haklı olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Az yukarıda da değinildiği gibi, Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesinde, “ Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olduğundan bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Bu itibarla somut olayda, 03.04.2014 tarihli azil itibariyle taraflar arasındaki yazılı sözleşme kapsamındaki … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/96 esas 2013/16 karar sayılı dosya sonuçlanıp kesinleşmediğinden talep edebileceği vekalet ücreti bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece, azlin haklı olduğu ve davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen dosyası da bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına BOZULMASINA, aşağda dökümü yazılı 8,20 TL kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 171,00 TL harcın istek halinde davalılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu davalılar yönünden kapalı olmak üzere, 22/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.