Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/3991 E. 2018/10761 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3991
KARAR NO : 2018/10761
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı asıl davada; avukat olduğunu, davalının … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/274-2006/726 E. ve K. sayılı dosyasını vekili olarak takip edip sonuçlandırdığını, ancak davalının vekalet ücreti ve masraflarını ödemediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini istemiş; … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/435 esasta görülen ve eldeki dava ile birleşen davada ise davalı vekilliğini üstlendiği … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/274 Esas sayılı dosyasına ilişkin olarak davalı ile hiç tanışmadığını, telefon ile dahi görüşmediğini, bahse konu dosya ile ilgili tüm görüşmelerini davalının temsilcisi olduğunu söyleyen dava dışı … ile yaptığını, söz konusu dosyasından tahsil edilen 19.109,70 TL para için de dava dışı … ile mahsuplaşıldığını ileri sürerek … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/274 Esas sayılı dosyasından tahsil edilen paradan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanını reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma üzerine davacının … 2. AHM’nin 2005/274 Esas sayılı dosyasından tahsil edilen şufa bedeli nedeniyle davalıya 2.300,00 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir. Davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece, yalnız birleşen menfi tespit davası hakkında hüküm kurulmuş olup, asıl dava hakkında hüküm kurulmamıştır. Mahkemece, asıl dava hakkında hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenlerle davacının sair tarafın temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.