Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/3834 E. 2018/11720 K. 05.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3834
KARAR NO : 2018/11720
KARAR TARİHİ : 05.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, dava dışı kişinin kullandığı konut kredisine kefil olduğunu, bankaca aynı … için asıl borçluya ait taşınmazın da ipotek edildiğini, borca şahsen kefil olmasının nedeninin bu ipotek olduğunu çünkü ödenememe halinde taşınmazın bedelinden borcun karşılanabilecek olduğunu ancak bankaca doğru taşınmaza kıymet takdiri yapılmasına rağmen ipoteğin başka taşınmaz üzerinden tesis edildiğini, ipotek tesis edilen taşınmazın değerinin ipotek edilmesi planlanan taşınmaza göre çok düşük olup satış kabiliyetinin bulunmadığını, bu nedenle bankanın borcun ödenmemesi üzerine aleyhine icra yolu ile takip başlattığını, yapılan hata nedeniyle iradesinin fesada uğradığını ileri sürerek kefilliğinin geçersiz sayılmasına, aleyhine yürütülen takip nedeniyle 45.625,00 TL borçlu olmadığının tespiti ile tedbiren icranın durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ileri sürülen hatanın esaslı hata olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde Hizmet; Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Eldeki davada davacı, konut kredisinden kaynaklı kefilliğinin irade fesadı ile kurulduğunu iddia ederek kefilliğinin geçersiz sayılması ve aleyhine yürütülen takip yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Somut uyuşmazlıkta, davalı banka mesleki amaçla hareket eden sağlayıcı olup, davacı ise tüketici kredisine kefil olan kişidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, mahallinde müstakil bir tüketici mahkemesi bulunması halinde görevsizlik kararı verilmesi, bulunmaması halinde Tüketici mahkemesi sıfatı ile davaya bakılması gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.