Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/3154 E. 2018/9087 K. 08.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3154
KARAR NO : 2018/9087
KARAR TARİHİ : 08.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıyla eskiye dayalı bir dostluklarının olduğunu, davalının emlak işi yaptığını ve … Emlak adlı bir dükkanı olduğunu, dostluklarına istinaden sözleşme yapmadan davalıdan bir daire satın aldığını, daire bedelini 100.000,00 TL olarak belirlediklerini, davalının hesabına 75.000,00 TL yatırdığını, geri kalan 25.000,00 TL’sini bir kez 15.000,00 TL bir kez de 10.000,00 TL olmak üzere borçluya elden ödediğini, daha sonra davalının daireyi satmak istemekten vazgeçtiğini, kendisinden aldığı paradan 97.000,00 TL’sini adına kayıtlı … Bankası hesabına geri yatırdığını, geriye kalan 2.000,00 TL’yi de bir hafta sonra yatırdığını,borçlunun kendisinden almış olduğu para ile ticaret yaptığını, kazanç elde ettiğini, borçlunun parayı kendisinden aldığı tarih olan 28/02/2013 tarihinden ödemeyi yaptığı 13/08/2013 tarihine kadar geçen süre içerisinde işleyen ticari faizin tarafına ödenmesini talep ettiğini, bu nedenlerle bu süre zarfındaki 6.139,73 TL faizin tarafına verilmesi için davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini beyan ederek; … 2. İcra Müdürlüğünün 2013/8115 Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, davalı tarafın kötü niyetli olması nedeniyle de takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Davanın Reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, “hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı emlakçı olan davalıdan bir taşınmaz satın almak istediğini, bunun için davalıya anlaşılan bedeli ödediğini ve davalının taşınmazın tapu devrini vermekten vazgeçmesi üzerine taşınmaz için ödediği bedelin iade edildiğini ileri sürmüş, eldeki dava ile de, paranın davalıya ödendiği tarihten, kendisine iade edildiği tarihe kadar paraya işleyecek faizin iadesini talep etmiş olup, dava tarihi itibariyle davalının emlakçı olduğu ve 4077 sayılı yasa kapsamında tanımı yapılan satıcı sıfatını haiz olmadığı, böylece taraflar arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakmakla Tüketici Mahkemeleri değil, Genel Mahkemeler görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir ve görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde mahkemece davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılması gerekirken Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla bakılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.