Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/3120 E. 2018/10206 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3120
KARAR NO : 2018/10206
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, kendisi ile davalının annesinin… mahallesinde bulunan 43 pafta 835 ada 98 parsel sayılı taşınmazın hissederları olduğunu, davalının annesinin bu taşınmazdaki hissesini kendisine sattığını, satış bedelinin ödenmesi ile ilgili olarak 14.02.1996 tarihli ”satış sözleşmesi” başlıklı anlaşmayı yaptıklarını, bu anlaşmaya göre bedelin 200,00 TL’lik kısmının peşin ödendiğini, geriye kalan satış bedeline karşılık olarak 3 adet çek düzenlenerek davalının annesi satıcıya verildiğini, bir kısım ödeme yapıldıktan sonra geriye kalan 4.000,00 TL satış bedelinin ödenmesi ile ilgili olarak ek protokol düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre kalan 4.000,00 TL satış bedeline karşılık olarak biri 15.05.1996 vade tarihli 2.000,00 TL bedelli, ikincisi 10.06.1996 tarihli 2.000,00 TL bedelli iki adet bononun davalıya verildiğini, davalıya verilen iki adet bononun davalı tarafça düzenlendiğini ve kendisince imzalandığını, 15.05.1996 tarihli bononun vadesi davalı ile … … Şubesi’nde buluştuklarını, burada bononun nakit olarak ödendiğini ve ödeme üzerine davalının bonoyu kendisine iade ettiğini, 10.06.1996 tarihli bononun da ilk bono gibi banka şubesinde nakit olarak ödendiğini, davalının yine bedelini tahsil ettiği bonoyu kendisine iade ettiğini, bir süre sonra davalının bu iki bonoya istinaden … 1.İcra Müdürlüğü’nün 1996/3173 Esas sayılı dosyası ile aleyhine 4.223,56 TL üzerinden icra takibi yaptığını, bonoları ödediği ve davalı da kendisine iade ettiği için derhal icra dairesine giderek takibe konulan bonoları incelediğinde bonolardaki imzanın kendisine ait olduğunu tespit ettiğini, bedelini ödeyerek davalıdan aldığı bonolar üzerinde yaptığı incelemede ise bu bonolardaki imzaların kendisine ait olmadığını, imzasının taklit edildiğini anladığını, sonrasında davalının iki gerçek iki sahte bono tanzim ederek sahteleri kendisine verdiğini ve gerçekleri takibe koyduğunu anladığını, kendisine karşı hileye başvurulduğunu ve aldatılarak sahte bonolar karşısında ödeme yapmasının sağlandığını, sahte ve gerçek bonoların aynı bono defterinden kopartılmış olduğunu, imzaların ilk bakışta anlaşılamayacak şekilde taklit edildiğini, borcunu vadesinde ödediği için aleyhinde başlatılan icra takibinin haksız olduğunu açıklayarak borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, icra takibi haksız ve kötüniyetli olduğundan davalının %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, icraya koyduğu senetlerin bedelinin ödenmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ilk olarak Davanın Reddine, karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine karar Dairemizin 2006/9436 Esas, 2006/13921 Karar sayılı ve 30.10.2006 tarihli ilamıyla karar bozulması üzerine bu kez, davanın kabulüne, davacının, … Anadolu 1.İcra Müdürlüğünün 2006/8064 esas (1996/3173 Esas) sayılı takip dosyasındaki takip konusu asıl alacak ve ferileri üzerinden davalıya borçlu olmadığının tespitine,karar verilmiş, karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, davacı tarafın bedellerini ödediği bonolların sahtelerinin kendisine teslim edilmesi ve sonrasında asıl bonoların takibe konulması üzerine, söz konusu bonoların bedellerinin ödendiği gerekçesiyle takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece ilk olarak dava konusu olaya ilişkin … 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2001/270 Esas sayılı dosyasında dosyamız davalısı sanık hakkında verilen beraat kararı üzerine, davacının takip konusu bonoların ödendiği ve ödeme sırasında davacıya davalı tarafından sahte olarak düzenlenen bonoların verildiği iddiası kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, red karar dairemizce; ”.. Mahkemece, Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararı esas alınarak, davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, BK’nun 53. maddesi gereğince, hakim ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinden verilen beraat kararı ile de bağlı değildir. Ancak ceza mahkemesinin kararı, maddi olayların saptanması açısından hukuk hakimini bağladığı gibi, ceza hakiminin mahkumiyet kararı da, hukuk hukimini bağlar. Somut olayda, ceza davasında sanık olan davalı delil yetersizliğinden beraat etteğine göre, böyle bir davada hakimi bağladığından söz etmek mümkün değildir. Davacı, davalıya ödeme yaparak senetleri geri alırken hile yapıldığını ve sahte senetlerin iade edildiğini öne sürdüğüne göre, hile olgusu dikkate alınarak davacının tüm delilleri toplanmalı, bu arada tanıkları da dinlemeli, Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasındaki delillerle birlikte değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle yazılı şekilde davanını reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkeme bozma ilamına uyulmasına karar vererek, tarafların bildirdiği tanıkları dinlemiş ve davacının talebi üzerine davacının imza örneklerini alarak sahte senetler üzerinde bilirkişi incelemesi yapmaya karar vermişse de, Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan sahte olduğu iddia edilen senetlerin mahkeme kasasında bulunamaması üzerine bu incelemeden vazgeçmiştir. Sonuç olarak mahkeme; ”..her ne kadar davalı sahte senet düzenlemek suçundan beraat etmiş ise de, beraat kararı Hukuk Mahkemesini bağlamayacağından, dinlenen tanık anlatımları, davacının olayın başından beri ısrarla sürdürdüğü iddiası ve özellikle davalının kendisine iade ettiğini beyan ettiği ve soruşturma sırasında Savcılığa teslim ettiği, Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına konulan ve emanete alınan iki adet senedin yırtılıp karalanmış olmasının bedellerinin ödendiğinin ispatına yeterli bulunduğu ve davacının, davalıya borçlu olmadığına kanaatine varıldığından..” gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, her ne kadar hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince tesbit edilen maddi olgu ve vakıalar ile bağlı bulunmaktadır. Dosya içinde bulunan … 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2001/270 Esas, 2002/454 Karar sayılı dosyasında senetler üzerinde yapılan inceleme sonucu oluşturulan 06.02.2002 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; dosyada mevcut ikisi icra takibine konulan ve diğer ikisi de icra takibine konu senetlerle tanzim tarihleri, vade tarihleri ve bedelleri aynı olan ancak davacı tarafça bedelleri ödendikten sonra davalıdan alındığı belirtilen bir tanesinin imza kısmı karalanmış ve birinin de imza kısmı yırtılmış olmak üzere toplamda 4 adet senet üzerindeki imzaların incelenmesinde, icraya konulan iki adet senetteki el yazılarının aynı şahıs elinden çıktığı, sahte olduğu iddia edilen senetler üzerindeki yazıların aynı şahıs elinden çıkmayıp 2 farklı şahıs elinden çıkmış oldukları, icraya konulan senetlerdeki el yazısı ve rakamların … elinden çıktığı, sahteliği iddia olunan senetlerdeki yazı ve rakamların … elinden çıkmadığı, icraya konulan iki adet senet ile imzası karalanmış bir adet senet üzerindeki imzanın … elinden çıktığı bildirilmiş ve mahkemece rapor hükme esas alınarak dosyamız davalısı sanık …’nun beraatine karar verilmiştir. Davacı taraf ek protokolün yapıldığı tarihte bonoları davalı …’nun düzenlendiğini, kendisinin de imzaladığını bildirmiştir ancak incelemesi yapılan davacının sahte olarak davalı tarafın kendisine verdiğini söylediği iki adet senet üzerindeki yazı ve rakamların davalıya ait olmadığı tespit edilmiştir. Yine sahte olduğu iddia edilen senetlerden imzası karalanmış 1 adet senet üzerindeki imzanın da davacı …’e ait olduğu tespit edilmiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında, mahkemece, davacı tarafça davalının sahte olarak tanzim edip kendisine teslim ettiğini iddia ettiği senetlerden imzası karalanmış olan senet üzerindeki imzanın davacıya ait olması ve aynı zamanda sahte olduğu iddia edilen iki adet senet üzerindeki yazıların davalıya ait olmaması hususu ve tanık beyanları dikkate alınarak, davacının davalı tarafça tahsil edildiği halde kendisine sahte senetlerin iade edildiği iddiasını ispatlayıp ispatlayamadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.