Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/30339 E. 2019/3218 K. 12.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/30339
KARAR NO : 2019/3218
KARAR TARİHİ : 12.03.2019

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, emlakcı olduğunu, davalının … mah. … Sitesi B blk. K.9 N.18 …/… adresindeki daireyi satın almak üzere beğendiğini, bunun üzerine daire maliki ile davalıyı bir araya getirdiğini, dairenin satışının 212.500,00-TL bedel üzerinden yapılması konusunda anlaştıklarını ve 11/06/2014 tarihli “alım-satım ve komisyon sözleşmesi”ni imzaladıklarını, fakat davalının daireyi almaktan vazgeçtiğini beyan ettiğini, imzalanan sözleşmede, satıştan vazgeçilmesi halinde vazgeçen tarafın satış bedelinin %6’sını cezai şart olarak ödeyeceğinin belirtildiğini, bu nedenle satış bedelinin %6’sı olan 12.750,00-TL yi davalıdan talep ettiğini, ödeme yapılmaması üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını belirterek,, takibe yapılan itirazın iptali ve takibin devamına ve %20’dan az olmayacak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, taraflar arasında imzalanan alım-satım ve komisyon sözleşmesine göre, vazgeçen tarafın ödeyeceği cezai şartın tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, daireyi satın almak üzere kredi başvurusunda bulunduğunu ve banka tarafından ilgili dairenin tapu senedinin istendiğini, davacı tarafından bankaya faks yolu ile gönderilen tapu senedinde malik isminin farklı olduğunu gördüğünü bu nedenle işlemin hileli olduğunu düşünüp daireyi almaktan vazgeçtiğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmede gösterilen taşınmazın adresi ile davacı tarafından bankaya gönderildiği iddia edilen tapu senedindeki adresin aynı adres olup olmadığı sorulmuş olup, cevabi yazıda, belirtilen adreslerin aynı adres olup olmadığı tespit edilemediği belirtilerek, bankaya gönderilen adresin tapu kaydı eklenmiştir. Buna göre mahkemece, komisyon sözleşmelerinde sözleşmenin taraflarından birinin taşınmaz maliki olmasına gerek olmadığı, bir başka deyimle satıcı yerine ve onun adına hareket eden başka bir şahsın da vekil olarak sözleşmeyi imzalayabileceği, bu hususun sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; tarafların bir araya getirildiği sözleşmede sadece adres yazılı olduğu, taşınmazın tapu bilgilerinin ayrıntılı olarak yer almadığı, böylece gösterilen yerin tapuda nereye karşılık geldiğinin yazışmaya rağmen belirlenememesi karşısında, davacının, tellaliye işlemlerini usulünce yerine getirmediği ve ücrete hak kazanmadığı açık bulunmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.