Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/30203 E. 2018/11568 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/30203
KARAR NO : 2018/11568
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı banka, davalı ile aralarında taşıt kredisi sözleşmesi ve rehin sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden davalının proton marka otomobili satın aldığını, bu arada davalının tapu kayıtları ve alacakları üzerine hacizler konulduğunun öğrenilmesi üzerine, davalının kredisini incelemeye aldığını ve kredinin alımında usulsüzlükler olduğunu tespit ettiğini, bununla ilgili suç duyurusunda bulunarak davalı hakkında … 4. İcra Müdürlüğü’nün 2007/9262 esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki davayla, davalının sahte evraklarla kredi kullandığından bahisle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatmıştır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı banka ile davalı arasında imzalanan sözleşme gereği davalıya 21/09/2007 tarihinde 48 ay vadeli, aylık %1,52, yıllık, %18,24 akdi faiz oranı üzerinden 660,35 TL taksit ödemeli, 21.000,00 TL tutarında Taşıt kredisi kullandırıldığı, vade sonu itibariyle toplam ödeme tutarının 31.696,88 TL olacağı, davalının bir taksiti ödediği, bankanın sahte evrakla kredi kullanılması nedeniyle icra takibi başlatarak hesabı kat ettiği, bunun için davalıya herhangi bir ihtarname gönderilmediği, bu nedenle davalının icra takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği, şirketin hilesinin üçüncü kişi hilesi sayılamayacağı, dolayısıyla şirketin hilesinin davalının hilesi kabul edileceği, hile sebebiyle sözleşmenin iptal edileceği, iptalin geçmişe etkili sonuç doğuracağı, tarafların birbirinden aldıklarını iadesi ve bankanın bunun dışında oluşan zararı varsa bunun da tazmin edilmesi gerektiğini bildirdiğinden davanın reddine karar verilmişse de, davanın hukuki vasıflandırılmasının yapılması hakime ait bir yetkidir. Dava konusu uyuşmazlık hile nedeniyle sözleşme bedelinin iadesine ilişkindir. 818 sayılı BK’nun 31. maddesi (yeni BK’nun 39. maddesi) gereğince “Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder. Hile ile haleldar olmuş yahut ikrah ile yapılmış olan bir akde icazet, zarar ve ziyan talebinden feragati istilzam etmez.” hükmü gözetilerek Mahkemece, bir araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.