Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/29518 E. 2018/8544 K. 27.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/29518
KARAR NO : 2018/8544
KARAR TARİHİ : 27.09.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, kardeşi olan davalıya murislerinden miras yoluyla kalan taşınmazın satışı için diğer müşterekler ile birlikte vekalet verdiğini, taşınmazın 30.07.2007 tarihinde üçüncü kişiye satışının yapıldığını, satış esnasında değerinin düşük gösterildiğini, yapılan tespitte taşınmaz değerinin 39.824,80 TL olarak belirlendiğini ve miras payına düşen bedelin 9.956,20 TL olduğunu, yapılan ihtarlara rağmen davalının hissesine düşen bedeli ödemediğini ileri sürerek taşınmazın değerinden miras payına isabet eden 9.956,00 TL’nin 30.07.2007 tarhinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürmüş, esastan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın açıldığı tarih itibarıyle 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vekâlet sözleşmesine dayanılarak yapılan taşınmaz satışından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacının, davalıya 24.07.2007 tarihinde satışa konu taşınmazdaki kendi hissesine düşen kısmı satması için vekaletname verdiği, davalının da, taşınmazı 30.07.2007 tarihinde dava dışı kişiye satışı yaptığı dosya kapsamı ile sabittir. Vekâlet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. BK.nun 392.maddesi (TBK. 508. maddesi) hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur. Bu nedenle de vekilin aldıklarını geri verme borcunda zamanaşımı vekalet sözleşmesi sürdükçe işlemez. Bir başka deyişle iade borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Somut olayda, davalı vekil hesap verme yükümlülüğünü davanın açıldığı 13.02.2015 tarihinden önce yerine getirdiğini ispat edemediğinden zamanaşımının başlangıç tarihinin davanın açıldığı tarih olduğu ve davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının kabulü gerekir. O halde, mahkemece, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.