Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/28406 E. 2018/9199 K. 10.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/28406
KARAR NO : 2018/9199
KARAR TARİHİ : 10.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısımen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, haksız azil nedeni ile hak ettiği vekalet ücretini alamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 12.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, kısa kararda “davanın kısmen kabulü ile dava konusu 1200,00 TL vekalet ücretinin 22/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiş; gerekçeli kararın hüküm kısmında ise dava konusu 1500,00 TL vekalet ücretinin 22/10/2012 olan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda “davanın kısmen kabulü ile dava konusu 1200,00 TL vekalet ücretinin 22/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiş gerekçeli kararın hüküm kısmında ise kısa karardan farklı olarak “…1500,00 TL vekalet ücretinin 22/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Böylece, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olup, usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma şekil ve sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.