Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2016/27547 E. 2019/9611 K. 09.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/27547
KARAR NO : 2019/9611
KARAR TARİHİ : 09.10.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat olduğunu, davalıyı … 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/280 Esas sayılı dosyasında vekil olarak temsil ettiğini, anılan dosya kapsamında davalı hakkında beraat kararı verildiğini, davalı ile 16.04.2009 tarihli “İş zaptı ve Avukatlık Ücret Mukavelenamesi” başlıklı bir sözleşme imzalandığını, sözleşmede davalının 6.000,00 TL vekalet ücreti ödemeyi üstlendiğini, ancak kendisinin vekil sıfatıyla görevini ifa etmesine davalının kararlaştırılan vekalet ücretini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine alacağın %40’ı oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, işin esasına girilerek genel mahkeme sıfatı ile davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne, takibin 4.000,00 TL asıl alcak üzerinden devamına, icra inkar tazminat talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “”Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar”” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık vekalet sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, davalının dava konusu bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu halde uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Mahkemenin görevi hususu kamu düzenine ilişkin olup, bunun mahkemece resen nazara alınması gerekir. O halde mahkemece, müstakil Tüketici Mahkemesi var ise davaya bakmakla Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, müstakil Tüketici Mahkemesi yok ise ara kararı ile uyuşmazlığa Tüketici Mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verilmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın Asliye Hukuk Mahkemesi olarak görülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.”
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.